• Tiger & Bunny - 2



    A Good Beginning Makes a Good Ending

    Belki sezonun en iyi serisi değil (ve hiçbir zaman da olamayacak gibi) ama Tiger & Bunny oldukça ilginç karakterlere sahip. Kahramanların yarıştırıldığı o atmosfer de seriye artı bir değer kazandırıyor. Tüm bunların üstüne başroldeki Tiger'ın aslında içinde bulunduğu dünyaya göre bir anti-kahraman oluşu da eklenince izlemesi zevkli bölümler karşımıza çıkıyor.

    Diğer kahramanlar puan peşinde koşup gereksiz riskleri almak istemezken Tiger sadece insanları kurtarma amacıyla yanıp tutuşan sade bir kahraman. Elbette o da diğerleri gibi Hero TV'de sezon birinciliğini elde etmek istese de bu onun birinci önceliği değil. Hemen ikinci bölümden onun geçmişiyle ve güçlerini insanları kurtarmak için kullanmayı seçtiği sahneleri izliyoruz. Aynı durumdaki bir çocuğu da diğer kahramanların aksine sadece telkinle yola getirmeyi başarıyor.

    Şimdilik kariyeri de ailesiyle ilişkileri de tehlikede olan Tiger bana öyle geliyor ki serinin sonunda bir şampiyonlukla uğurlanacak. Ya ailesinin gönlünü ya da izleyicilerin gönlünü kazanacak ve akıllara klişe bir mutlu son bırakacak. Daha iki bölüm oldu ama gidişat maalesef bu yönde. Keşke gerçek bir düşman çıksa da Hero TV'den bağımsız olarak tüm kahramanlar dövüşmeye başlasalar veya ilk bölümde izlediğimiz gibi her yapılan kahramanlığın puan bazında ekrana yansıdığı bir Hero TV yeniden gelse ve seri boyunca hiç gitmese. Kısacası yapımcılar bir rota belirleyip o yola sadık kalsalar daha mantıklı olacakmış gibi. Bu serinin dinamik bir senaryoya pek de ihtiyacı yok sanki.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi