• Yumekui Merry - 9



    Disturbed Dreams

    Harbi mi Yumekui Merry?

    Biz de aptaldık çünkü Iijima öğretmenin asıl kötü olduğunu hiç anlamamıştık zaten. Elcres'in bu adamın içinde olduğunu söylemek dışında bölüm tüm bildiklerimizi bir daha söyleme gereği duydu. Karakterlerin tamamına yakını geri zekalılardan kurulduğu için hepsi bir aydınlanma yaşadılar. Ortalıkta umutları, hayalleri tamamen tükenmiş insanların çoğaldığını birkaç hafta önce satır arasında söylemişlerdi. Şimdi de bunun sebebinin ölen Dream Demonlar olduğunu öğrendik. Pek şaşırdık inanır mısın!

    Dream Demon öldürüldüğünde onu taşıyan kişinin de hayalleri son buluyor. Play ve Merry bunu öğrenince ambale oldular ama zeka düzeyleri bunu gerektiriyordu. Geri kalan dakikalarda Isana'nın ortaya çıkıp moevari hareketlerle sevimlileştirmeye çalıştığı bölümün son anları bir amaca hizmet etmeyi başardı. Hiç değilse şu sayko Treesa'nın hangi karakterin içine girdiğini onaylatmış olduk. Ben sürekli yazı yazan oğlandan şüphelenmiştim ama kızıl saçlı hatunun da olabileceğinden bahsetmiştim diye hatırlıyorum. Neyse, sonuçta büyük bir sürpriz yok izleyiciler için ama karakterler inanılmaz şaşırabilirler. Iijima'nın da birden delirip yerdeki kızı tekmelemesini muhteşem bir senaryo manevrası gibi gören yapımcılara zihin açıklığı diliyorum, umarım bundan sonraki bölümlerde de böyle devam ederler çünkü benim stres atmaya da ihtiyacım var.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi