• Supernatural The Animation 7-8


    Temptation of the Demon

    Aynen de böyle bir bölümü istiyordum. Madem 40 küsür dakikalık diziyi alıp bölümleri yarı sürelerine indirdiniz öyleyse en azından bölümlerin arasına ufaktan kaynak yapın da hikayenin devamlılığı artsın. Nihayet aynı bölümde ortaya çıkıp aynı bölümde yok edilen bir canavar görmüyoruz. Kızının ölümcül hastalığı için Tanrı'ya her gün yalvaran kadın bir anda ona yardım elini uzatan iblisi karşısında buluyor. Kızını kurtarması karşılığında etraftaki avcıları öldürmek için kadını kullanmak isteyen iblis o yılan diliyle amacına varıyor.

    Bu bölümdeki animasyon fena değildi, gerçi hala leş gibi sürümlerle izliyorum ama tutturulmaya çalışılan çizim kalitesi kendini belli ediyor. Öte yandan sırf animasyonda değil serinin asıl amacı olan korkutmak faslında da çok iyi iş çıkarılmış. Sam'in Jessica'nın ölümüne tanık olduğu ve kadının kilisedeki performansını izlediğimiz sahneler epey korku vericiydi. Sırf kan ve gore ile korkutulmayacağını bir kez daha kanıtlamış oldular. Ayrıca finaldeki sürpriz de çok hoşuma gitti. Sonunda birkaç bölüm bizle kalacak başka karakterler de çıkmış oldu.

    Everlasting Love

    Kan ve gore ile korkutmayı da unutmuyorlar tabii. Yukarıdaki yazıyı yazdıktan hemen sonra yeni bölümü izlemeye başladım ve daha açılışta beni şahane bir biçki-delgi sahnesi karşıladı. Ama sadece o sahneden yola çıkıp bölümdeki tek korku öğesi olarak algılamayalım. İkinci resimde gördüğünüz kadının takdim edildiği sekans baştan sona tüyler ürperticiydi. Araya inceden tuhaf sesler de koymuşlar ki iyice gerilelim. Elbette ED sonrasında Meg'in tekrar görünmesi o bahsettiğim devamlılığı unutmadıklarını da kanıtladı.

    Frankenstein'ın yandan çarklısı bir konu ve yıllar önce kaybettiği karısını hayatta tutmaya uğraşan bir adamın dramı olan bölüm -yanılmıyorsam- ilk defa bir iblis bulunmadan anlatılan Supernatural bölümü oldu. İblis var ya da yok fark etmez ama her bölümde ilk 7-8 dakikayı müthiş bir tempoda geçiyorlar ve sonrasında aksiyona bolca yer ayırıyorlar. Şimdiye kadarki yönetim oldukça iyi bana kalırsa.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi