• Level E - 11



    Field of Dreams!

    Biraz da bilim kurgu katalım demişler, fena durmamış lakin Level E'nin beni kandırmasına çok alıştığımdan artık bu bölümlerde hep bir eksiklik hissediyorum. İlk 6 bölüm bu açıdan çok iyilerdi, sürekli Prens'in hain planlarının nasıl açıklanacağını bekliyorduk. Şimdi o hava tamamen kayboldu, yerine ilginç konuların şekillendirdiği bölümler geldi. Bunlar da fena değil ama başlardaki o şok etkisinin yanına bile yaklaşamıyorlar.

    İlk bölümlerdeki beyzbol oyuncusu genç dostumuz Tsutsui Yukitaka geri dönüyor. Takımıyla birlikte yerel turnuva finali oynamak üzere bindiği otobüs bir anda Koushien stadyumuna ışınlanıyor. Daha önce herhangi bir beyzbol serisi izlediyseniz bu stadyumun ulusal şampiyona finallerine ev sahipliği yaptığını biliyorsunuz demektir. Oyuncular nasıl bir anda buraya düştüklerini araştırırlarken otobüsün bagajından Prens fırlayıveriyor. Sonra sonra anlıyoruz ki aslında stadyumda falan değiller, içlerinden birinin zihninde sıkışıp kalmışlar. Buradan Bermuda Şeytan Üçgeni'ne bile pas atılıyor ve stres nedeniyle bilinç altına hapsetme olayı çok güzel bir örnekle canlandırılıyor. Küçük kız ve babasıyla yapılan sahnelerdeki animasyon gerçekten harika.

    Prens'in yer yer güldürme çabaları bölüme hakim. Kimin zihninde bulunduklarını anlamak için herkesten şüphelenmeleri gerektiğini söylediği sahne beni bayağı güldürdü. Ha keza Craft'ın Prens'in de otobüste olduğunu duyduğu an ve akabinde arabayı ağaca toslaması iyi düşünülmüştü. Prens'i orada bırakıp beyzbol takımını çıkarmanın planlarını yapan Craft'ın zalim sırıtışı ve uzaylıların bölüm başında çok çabuk gaza gelmeleri yine komik sahnelerdi ama hepsi bu. Level E neden ikinci yarısında böyle bir yola saptı bilinmez ama bu taktiklerle pek de eğlenceli gelmiyor.

    2 Görüş:

    1. color rangers bölümleri bittiğinde bıraktım, gerçi haftada bir bölüm ama pek sarmadı, ilk bölümde beklentiler büyüktü ama parodi animesine dönüştü.

      YanıtlaSil
    2. Ben de ilk bölümlerdeki hala aklıma geldikçe güldüğüm sahneler hatırına sürekli güzel bir bölüm gösterirler diye takip ediyorum. Bir noktada düşüş yaşayacakları belliydi de bunu istikrarlı yapacaklarını beklemiyordum.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi