• Black Lagoon: Roberta’s Blood Trail - 4



    Oversaturation Kill Box

    Serinin bu kadar tutmasının nedeni neydi? Karakterler mi çok ilginçti? Anlatılan konu mu cezbediciydi? Saniye başı yaşanan aksiyondu bu kadar sevilmesinin nedeni. O adrenalin bombardımanını OVA'larda sildiler, yerine edebiyat uyarlamasında bulunacak kadar bol diyalog koydular. Madhouse iyi yaptığı ve tutması garanti aksiyonu tekrar OVA'lara yansıtsaydı şimdiki gibi uyutan bölümlerle Black Lagoon'un adını lekelememiş olurdu. Maalesef içine etmekte ısrar ettiler ve ortaya çıkan sonuç tam bir felaket haline geldi.

    Bana ne şimdi Amerikan askerlerinin kıytırık günah çıkarmalarından? Bana ne Balalaika'nın geçmişinden, Rock'un koca bir bölümü arabanın koltuğunda sigarasını tellendirerek geçirmesinden? Bana ne şu sünepe veledin aile dramından? Hayır, bunları elbette anlatacaksın ki ortaya kıytırık da olsa bir konu çıksın ama seri afişindeki başrolünü bir kere bile çatışmaya sokmaz mısın? Revy ilk bölümde barda pinekliyordu, 2 veya 3. bölümden duşa girip frikik paslıyordu, bu bölümde de kolundan vurularak sezonu kapattı. Bu ne ya?!


    İlk haberini aldığımda nasıl sevindiğimi hatırlıyorum da şimdi o heyecanın yerinde yeller esiyor. Hiç değilse bir bölümü şöyle 100 satırlık altyazıyla idare edecek kadar aksiyona boğsunlar diye bekledim ama nafile. Kapanış da buna benzer bir geyik salatası şeklinde geçecek. Şu OVA'yı hiç kimseye tavsiye etmem, es kaza "bunu izleyim de sonra seriye başlarım" diyen birini fena soğutur. Mayıs'ta gelecek son bölümde yine Rock'un hiç umurumda olmayan planlarının son halkasına tanık olacakmışız. Çok mühim bir mevzu yine bizleri bekliyor yani!

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi