• Kore wa Zombie Desuka - 10



    No, That Will Explode

    Bu dizi ne zaman çok kötü bir dramaya dönüştü, ben kaçırdım. İlk bölümlerde saçma sapan bir mizahı vardı ama en azından güldürmeyi başarıyordu. Sonra ne olduysa oldu, herkes sulugöze bağladı. Şimdiyse inanılmaz ağır tempoda ve oldukça sıkıcı bölümler peşi sıra geliyor. Üstelik her bölümdeki mantık hataları logaritmik düzeyde artmaya devam ediyor. En azından 2 bölüm kaldı yoksa çekilecek dert değil Zombi'yi bu halde takip etmek.

    Yuu geçen bölümde sırra kadem basmıştı bilindiği üzere. Aradan aylar geçmiş, geri kalan tayfa etrafa saçılmış ama bir türlü Yuu'yu bulamamışlar. Hepsi bir kez daha evde toplanıyorlar. Sera'nın keman çalabildiğini öğreniyoruz. Ne işimize yarıyor? Hiç ama araya sıkıştırmayı uygun görmüşler işte. Ayumu marketin yanına çökmüş onigiri yerken karşısında kötü adam beliriyor. Biraz geyik falan ve öteki zombi olduğunu öğrendiğimiz bu adam Ayumu'nun bacaklarını koparıp Sera'yı kara dumanlarla bağlıyor. Yuu'yu bulma amacındaki herif olay yerine gelen diğer vampirlerden tırsıp hemen kaçıveriyor. Ayumu'nun karısı olan vampir adamın oturduğu daireyi buluyor ve Ayumu ile Haruna hemen Yuu'yu kurtarmak için topukluyorlar. Arada Sera sırttan deşiliyor ve Yuu'nun kanından içiyor. İnanılmaz nefret duydukları herifin evine geldiklerinde adam bunları buyur ediyor ve birlikte sofraya oturuyorlar (!). "Öbür dünyada havalar nasıl? Kopardığın bacaklarım da yeni iyileşti" gibi hoşbeşten sonra yine vampirler geliyor ve bu kez kötü adam ortaya bomba bırakarak Yuu ile birlikte kaçıyor. Haftaya malzeme kalsın diye Ayumu herkesi geri çekip camdan atlıyor ve bomba infilak ediyor.

    Salaklıklar diz boyu giderken şöyle ilk bölümlere bir baktım da ben bu Zombi'de ne bulmuşum acaba diye düşündüm. Yapımcılar da ne yaptıklarının farkında değiller ki çok da ciddiye almıyorlar. Yani kanlı bıçaklı olduğun birinin evinde sofraya oturur musun? Bizim dünyamızda oturmazsın da underworld'de böyle bir nezaket kuralı falan mı var ki oturuyorsun? Orada iki kahkahalık malzeme çıksa eyvallah da bu seriye drama katmak kahveye tuz dökmek kadar salakça bir hareket. Hiç gereği yok...tu.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi