• Kimi Ni Todoke - Sezon 2


    Beni Lütfen Yanlış Anla

    12 bölüm süren ikinci sezon da bugün itibarıyla sona ermiş bulunmakta. İlk sezondaki Sawako odağı bir parça eksilse de formunu korudu. Bu serinin -benim gibi- Kazehaya'ya yoğunlaşacağını sananlar yanıldı. İlk sezonda Sawako'yu işledikten sonra ikinci sezonda bu gelişim devam etti. Kızımız artık bayağı sosyal bir karakter haline dönüştü ve okuldaki arkadaşları tarafından sevilen biri oluverdi. Özellikle babasını örnek göstererek ailesinin de bu değişimi kabullenişleri vurgulandı. İlk sezondaki inanılmaz ürkekliğini minimuma indiren Sawako artık ne istediğinden emin olan ve buna göre davranmaya "çalışan" bir kız haline geldi. Bu "çalışma" faslı bekleneceği üzere komik anları da yanında getirdi.


    Bu sezon yeni bir karakteri de kadroya dahil etti. Miura Kento isimli delikanlı hem yakışıklı hem de fazla zeki bir öğrenci olmasından mütevellit işleri bir parça zorlaştırdı. Yer yer Sawako ile Kazehaya'nın arasını farklı cephelerden açtı, yer yer de Sawako'ya akıl hocalığı yaptı. Çiftimizin birbirlerine kavuşmaları yine başarılı bir şekilde geciktirildi. Merak etmeyin, kavuşup kavuşmadıklarını elbette söylemeyeceğim lakin sürekli bir yanlış anlama oluşmasından, bunun adeta yaratılmasından ilk sezonda ne kadar gına geldiyse ikinci sezonda da aynı gına yakamı bırakmadı. Bazen yanlış zaman-yanlış yer, bazen de yanlış kişi-doğru yer kombinasyonlarıyla Sawako da Kazehaya da bir türlü isteklerine ulaşamadılar. Zorlama tesadüflerin yerini zorlama koşullar devraldı bu sezon.


    Sonuçta keşke ilk sezon hiç bitmeseydi de bu bölümler kaldığı yerden başlasaydı, Kimi Ni Todoke de 37 bölümlük tek bir sezon olsaydı diye düşünüyor insan. Önceki gelişimin üstüne pek bir şey koymayan, 12 bölümlük uzun bir final izledik gibime geldi. Ben bu dizinin çok büyük bir hayranı sayılmam, Sawako'nun "ay ne yapsam şimdi" tedirginliklerinde kısmen ileri sararak izlediğimi de kabul ediyorum. Fakat bir kez daha belirtmek lazım: Bu seriden nefret etmek imkansız. Mutlaka bir yerinde suratınızda şapşal bir gülümseme, belki göz pınarlarında ufak bir hareketlenme yaşıyorsunuz. Türün diğer örnekleriyle karşılaştırınca bunu bile başaramayanları görmek Kimi Ni Todoke'yi bir seviye yukarı taşımaya yetiyor.


    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi