• Level E - 7



    Game Over…!?

    Level E'nin şimdiye kadarki en kötü bölümü. Kötü dediysem Level E standartlarında kötü, yani yine eğlenceli ve komik ama sonlara doğru biraz zorlama hissediliyor. Prens'in herkesi yemlemesi animenin tek konusu olduğundan yan karakterlerin geliştirilmesini beklemiyorum. Ha keza her bölüm/arc sonunda Prens'in öyle ya da böyle kazanacağı aşikar. Bu rutin üzerinden yine de malzeme çıkartabilmek ve azıcık olsa sürpriz yaşatmak büyük başarı. Yapımcıların çok yukarıya çektikleri çıtanın bir bölümde düşmesini onların da insan olmalarına bağlamak lazım. Arka arkaya 4 harika, 2 adet de çok iyi bölüm zaten sezona damgayı vurmuş olduklarının bir kanıtı. Şu bölüm sıçrama tahtası olur diye umuyorum.

    Adından da anlaşılacağı üzere 3 bölümlük arcın sonuna geliyoruz. Çocukları keklemesi devam eden Prens kendi tasarladığı oyunun yapay zekası tarafından mat ediliyor. Demon Lord'un yenilmez gücüne karşı koyabilmek için çocukların beyinlerini bir dolu yıkadıktan sonra tüm bu bilgilerin çöpe gittiğine şahit oluyoruz. Benim için en keyifli sahneler Prens'in, kendi tasarladığı oyun tarafından mağlup edilmesi ve kaçırılan prenses rolünde hemen kurguladığı ufak sado-mazo oyunlar oldu. Her RPG'de (hatta çoğunlukla her oyunda) oyunu bitirmek için yenmeniz gereken son boss bu kez savaşmak yerine çocuklardan oyunu bitirmemelerini rica etmekle yetindi. Oyunlarla bu kadar dalgasını geçtikten sonra animenin indirmesi gereken son darbe de böylece tamamlanmış oldu.

    Bunların dışında final sahnesinde çocukların tekrar geri gelmeleri bana biraz zorlama göründü. Tamam, Prens'in nihai galibiyete ulaşmak zorunda olduğunu biliyoruz ama bu kadarı da çok spontane yazılmış bir senaryo hamlesi gibi göründü. Hoş, pek mantık aramaya gerek yok Level E için. Arkaya yaslanıp keyfini çıkarmak, Prens'in bizi de keklemesini beklemek en doğrusu ama bu arctaki eşek şakası bana iyi düşünülmüş gibi gelmedi. Haftaya yeni bir arc var ve mangayı eksiksiz takip eden serinin yeniden toparlanıp ilk haftaları aratmayacağını düşünüyorum.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi