• Kore wa Zombie Desuka - 7



    Hey, What School Do You Go to?

    Geçen haftaya oranla çok iyi, serinin geneline göreyse fena sayılmayan bir bölümdü.

    Birkaç haftadır pas geçtikleri komediyi yeniden canlandırdılar, bu sayede de bölümün başından sonuna dek eğlenceli bir seyirlik ortaya çıktı. Ayumu'nun zararsız matematik sorusuna Haruna'nın olağanüstü açıklamalarıyla açılan bölüm güneş ışınlarının Ayumu üstündeki etkileriyle devam etti. Akabinde yaşanan dövüş sahnesinde bir türlü vazgeçemedikleri hentai flörtünü sürdürdüler ama bu kez çok da abartmadılar. Bölümün ortasına geldiğimizdeyse yeni bir karakter daha seriye katıldı. Mael ismindeki bu kız da Sera gibi bir ninja vampir ve Ayumu'nun hareminin son halkası. Tabii Ayumu'nun saçma sapan tesadüfler silsilesiyle kızı öpmesi onun kaderini tamamen değiştirdi. Öğrendiğimize göre bir ninja vampiri öpmek onunla evlenmek anlamına geliyormuş.

    Büyülü ramenlerle ilgili açıklamalarda sıkılsam da Haruna'nın dehşetengiz Noel Baba yaklaşımını görmek çok hoşuma gitti. Bu sahnelerdeki stilize animasyon korkunç bir atmosfer yaratırken Ayumu'nun her zamanki donuk tepkisi bu ürkütücü havayı bir anda dağıtmayı başardı. Öte yandan geçen hafta farklı bir rotaya sapan ve yeni bir kötü karakter tanıtan seri bu konunun üstüne hiç düşmedi ve ne Kyoko'dan ne de yeni zombiden hiç bahsetmedi. Kore wa Zombie Desuka'nın böyle dalgalanmalarına artık alıştığımdan bu durumu pek garipsemedim.

    Sera, Haruna ve Mael üstüne yoğunlaşan bölümde anlatım biraz yolunu kaybetmiş gibiydi. Mael'in karakter gelişimine yoğunlaşılırken geri kalan parçalar çok hızlı geçilmişti. 5 bölüm sonra kapanış yapacak serinin bu tempoyu sürdürmesi halinde bizlere bayağı bir final sunacağı aşikar. Türler arasında "hepsinden azıcık" dolaşan Studio Deen'in elini çabuk tutması ve hala ortalıklarda görünmeyen konuya bir an evvel dalması gerekiyor. Karakterler bitti gibi, bu saatten sonra mevcut karakterlerden hiçbirini daha fazla tanımamıza gerek yok lakin ne anlatmak istediklerini açık etmenin vakti geldi de geçiyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi