• Shinrei Tantei Yakumo - 13



    Beyond Despair: Eternity

    Düşük tempolu bir seriden beklenmeyecek kadar düşük tempoda bir final.

    Yani geçen haftaki kapanışta yaratılan meraklandırma efekti sadece 4-5 dakika kadar sürmese olmaz mıydı? "Kim vurulacak" endişesinin sonu bu kadar çabuk mu cevaplanmalıydı? Hastanenin üst katında yaşanan sahnelerden sonra seri bildiğiniz bitiyor ve üstüne 13-14 dakika daha devam ediyor. Nanase Miyuki'nin tek başına kaldığı anlarda karşısındaki "iyiler ordusu" her şeyin bir şekilde iyiye vardığı hikayeleri anımsattı bana. Kardeşim, bu kadar da iyi olunmayıversin!

    Yakumo'nun zeka dolu planı sayesinde babası emellerine ulaşamadı. Nanase Miyuki kaçtı ve Gotou'nun yardımcısı sünepe olan sadece izledi. Yalnızca neşe kaynağımız Nao'nun mutlu sonuna sevindim. Gotou ve karısı arasında katalizör görevi gören bu çocuk, çiftin de yakınlaşmalarını sağladı. Gözleriyle konuşan bir karakterin bu serinin en iyi yan rolü olduğunu düşünüyorum. Şapşal Haruka'nın cesaretini toplaması asırlar sürmüş gibi geldi. Belli ki Yakumo'nun iletişim kurmada sıkıntıları var, sen hamle yapsana be kızım! Yok, illa aynı elbiseyi 13 bölüm boyunca giyen ve saftorikliğinden hiçbir şey kaybetmeyen bir sersemi oynamak zorunda.

    Shinrei Tantei Yakumo iyi bir seri ama ne çok iyi ne de mükemmel bir seri değil. Harikulade müzik seçimlerine ve garanti oynanmış çizimlerine lafım yok ki zaten onlar da olmasa hakikaten izlenmesi çok da şart olmayan bir seriye dönüşür. İlk bölümlerdeki hızlı anlatım son bölümlerde yerini düşen tempoya bırakınca haliyle bir garipseme duygusu oluşuyor izleyicide. Lakin önce yavaş ilerleyen sonra birden hızlanan serilere oranla (Shiki hariç) bu tercihin altından başarıyla kalktıklarını söyleyebilirim. Temposu önce haddinden fazla hızlı, akabindeyse iyice yavaş bir serinin finali merak içinde bekleyen izleyicilerinde yaratacağı hayal kırıklığı aşikardır. Yakumo ise kendi kendine yüklendiği bu dezavantajı avantaja çevirme konusunda iyi bir iş çıkardı ama hepsi o. Kimseye "kesin izle" demem ama "uzak dur" da denmeyecek, vasat bir seriydi. Soundtrack içinse "kesinlikle edinilmeli" derim.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi