• Kore wa Zombie Desuka - 3



    Yes, I Have Twin Tails

    Bu seriyi bloglamakla, en azından takip etmekle doğru bir iş yapmışım. İç ses mizahı konusunda oldukça başarılılar. Karakterlerin yapmacık hareketleri saçma gelecek kadar komik, komik gelecek kadar aşırı. Neredeyse tüm bir bölüm filler sayılabilir, konu (eğer varsa) bazında hiçbir ilerleme kaydedilmiyor ama ilk saniyesinden son anına kadar güldürmeyi başaran, işler ciddiye bindiğinde bile yine aynı iç ses taktiğiyle saçmalaşıp o ciddiyete girmenizi de engelleyen bir bölüm. Yine çok güldüm ve görünen o ki Zombi her hafta bu istikrarını koruyarak devam edecek. Ne mutlu bize.

    Bir kere bölümün başında Haruna'nın gördüğü rüya saçmalıklar silsilesinin habercisi. Akabinde ilk bombayı çalar saatle patlatıyor bölüm. İşte animenin yaratıcı kıvraklığını böyle detaylarla seviyorum. İnanılmaz bir jenga oyunu sonrasında bölümün kahramanı Orito'nun (ki sezonun en iyi yan rollerine kendisi bu bölümle kafadan adaydır) sahne alışı ve adeta tek başına bölümü sürüklemesi... Tam bir looser vakası ama çocuğun hakkını vermem lazım çok çabalıyor. Kızlar konusunda atıp tutmaları bir kenara Ayumu'nun haremiyle ilgili kurduğu tekdüze fanteziler de cabası. Kızların Ayumu'nun evinde kaldıklarını öğrenince ruhunu vermesiyse bence sezonun en güzel sahnelerinden biri. Akabinde Ayumu'nun kum torbası/lego benzetmeli uyarısı ve son olarak da tam ciddi meselelerin konuşulacağını sandığımız sırada hasta yatağındaki kızın göğüslerini rontlayan Ayumu. Pastanın kreması olarak eklenen, kılıç ve elektrikli testereyle oynanan badminton (ah TDK, vah TDK) maçını da unutmayalım.

    Bölümün tamamında çok güldüm ve sondaki sürprizimsiye hiç takılmadım. Seri katilin kim olduğunu, ne amaçla insanları öldürdüğünü mümkünse daha uzun haftalar boyu görmeyelim. Yine böyle hiçbir konu gelişimi yaşanmayan bölümlere devam edilsin ama aynı yaratıcı detaylar da eksik edilmesin. Boşuna bunları istediğimin farkındayım ama bir süre daha Zombi sadece kafa dağıtmaya yarayan nefis bir anime olarak beynimde yer etse olmaz mı...

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi