• İzlenimler - ARALIK - Kaibutsu Oujo - Mirai Nikki - Starry Sky


    Kaibutsu Oujo

    2007'deki 25 bölümlük serinin ardından gelen OVA'ları izlemeye seriyi izlememiş biri olarak pek elim gitmiyordu ama ilk OVA'nın birkaç saniyesini izleyince fikrim değişti. Her şeyden önce: Fuga! Daha sonrasında karakterlerin ve çizimlerin hiç fena olmadıklarını, prenses ve etrafındaki grubun uyumlarını beğendiğimi söyleyebilirim. Müzikler de tempoya göre şerbet dağıtıyor. Tek hoşuma gitmeyen nokta şu CGI çizimli yaratıklar oldu. Liderlerinin iddialı çizimine karşın canavarların manasızca bilgisayar modellemeleri canımı sıktı. Mechadan bozma karakter modellemelerine oldum olası karşıyım. Şimdi en başından oturup seriyi izlemeyi düşünmüyorum fakat 3 ay sonra gelecek 2. OVA'yı izleyeceğime eminim. Elektrikli testereyle vampir, zombi, kurt adam vs. kesen bir kötülükler prensesini merak edenlere eğlenceli ve hafif ecchili çerezlik bir seri.

    Mirai Nikki

    Bu başlığı açma nedenim olan anime. 8 dakikalık kısacık süresine rağmen fevkalade ilginç çıkarımlara götürebilecek bir konusu var. Yalnızları oynayan ve hiçbir yaşama gayesi de bulunmayan genç Yukiteri Amano cep telefonunda bir günlük tutmaktadır. Düşle karışık bir görselde çocuğun Deus ex Machina ile olan diyaloğunu izleriz. Deus bu çocuğa ve diğer "yarışmacılara" 90 gün boyunca geleceği okuma fırsatı verir. Hayatta kalacak son kişi Deus'un varisi olmaya hak kazanacaktır. Evet, konunun bir parça Death Note koktuğunun farkındayım ama yarışmacılara geleceği değiştirebilme imkanı verilmiyor, en azından OVA'da böyle bir şeyden bahsedilmiyor. Mangasına herkesin methiyeler düzdüğü Mirai Nikki'nin anime olup olmayacağı şimdilik bilinmiyor ama dilerim minimum 24 bölümlük bir anlaşma koparırlar da bu ilginç konuyu izleme şansı buluruz.


    Starry Sky

    Bir kıza kendi ismini ve ailesine kendi kararını söylemek için asgari 3 kere duraksayan You Tomoe isimli delikanlı astrolojiyle ilgili bir okula başlar. Okulun ilk gününde de yıllar önce tanıştığı kızı tekrar karşısında bulur. Büyük bir ihtimalle kızın orada okuduğunu bilmektedir. Okulun tek kız öğrencisi Tsukiko yıllar önce çocuğun gözlerine iltifat etmiştir ve çocuk da muhtemelen bu komplimanı kafasında dillere destan bir aşka çevirmiştir. Serinin bölümleri web üzerinden yayınlanacak ve ben de buram buram harem kokan bu diziyi takip etmeyeceğim. Yani 11 dakikalık 1. bölümün insanda merak uyandırması gerekirken bu kadar itici olması büyük başarı. Güzellik abidesi gibi çizilmiş milyon tane erkeğin çevrelediği kızı ve ona abayı yakmış gencin hikayesini izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan bir seri, geride kalan büyük grup hemen uzaklaşsın.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi