• Arakawa Under the Bridge - 23



    10 Bridge

    Vurmayın artık, seri öldü. Resmen oyalama taktikleri uygulanıyor. Anladık, elinizdeki malzeme biteli çok oldu ve yeni bir şeyler katacak kadar bile istek duymuyorsunuz ama hiç değilse 10 saniyeliğine falan güldürmeyi başarın. İlk sezonun kadrosundan biri mi ayrıldı nedir, içi bu kadar boşaltılmış bölümler çekmeyi başarmak artık seri için çok kolay bir iş haline dönüşüverdi. Bir an evvel bitse de gitsek. Bir de düzenli olarak kötüleştirilmeye çalışılıyormuş gibi sürekli hata üstüne hata. O yeni OP nedir allasen?!

    Venüs'e gidecek kafilenin 500 kiloyu aşmaması gerekiyor, o yüzden de herkes sıkı bir diyete giriyor. Kızlar çilekle beslenirken, Ric ve Mayor sauna ve masaj kürlerini Jacqueline'e yaptırıyorlar. Sister ve ekibindeki elemanlarsa savaş eğitimi alarak iyice kas beyinli oluyorlar. İkizlerden bir tanesi bu eğitime bağlanıyor, diğerindeyse "kutsal kas" bulunmakta. Çok araştırmadım, pek de hakim değilim konuya ama "erkek moe" tarzına ne zaman bu kadar bağlandı seri? Peki ya ne zaman bitecek bu can çekişen seri?

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi