• Shinrei Tantei Yakumo - 5



    Connecting Souls: Rebirth

    Önceki bölümün yarım anlatımla bu haftaya bağlanacağını söylemiştim ve harika bir şekilde köprü kurulduğunu gördüm. Kızıl saçlı kadını ele geçiren ruhun amacını anlarken bu duruma sebebiyet veren doktorun dramına şahit olduk. Bunların üstüne Haruka'nın kaçırılması ve son anda kurtarılması da konuya gayet yerinde bir noktadan iliştirildi ve tüm bu anlattıklarımın çözülmesi bölümün son 4 dakikasına kadar bekletildi. İçinde "dedektif" kelimesi geçen bir serinin işte böyle bölümlerle karşımıza çıkması gerek.

    Gotou ile sabi sübyan partnerinin ilişkisi de pas geçilmedi ama hepsinden daha önemlisi Yakumo'nun aile bağları bir bir ortaya dökülmüş oldu. Bölümde sağlam bir yönetim duruşu gösterilerek oturaklı bir kurguya yer veriliyor. Hal böyle olunca da senaryonun gücü daha net hissediliyor. Yakumo'nun babası da bize takdim edildiğine göre artık geri sayım başladı demektir. Henüz 5. bölümü geride bırakmış bizler için çok erkenmiş gibi görünse de konuyu haddinden fazla genişletmeyen seri iradeli bir tavır sergiliyor. Hala izlemeyen varsa hemen başlasın derim.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi