• Shiki - 17



    Seventeenth Killing Spirit

    Hayda! Bu neydi şimdi? Yapımcıların ne yapmaya çalıştıklarını anlamakta güçlük çekiyorum. 1. bölümden itibaren bizimle tanıştırdıkları -neredeyse- tüm karakterleri vampirler ısırdı. Amaçlarının ne olduğunu hakikaten çözebilmiş değilim. Tüm kadro vampir oldu resmen. Geriye sadece rahip kaldı ki o da sünepenin önde gideni. Parmağını oynatmak için karar verene kadar yıl geçti. Doktor ve Natsuno'nun geçen bölümde açık ettikleri bir planları vardı, bu gelişmeler de büyük ihtimalle iyiler tarafından bekleniyordu ama bu kadar karamsarlık bana fazla gelmeye başladı. Bir an evvel birilerinin en azından ufak bir galibiyet kazanmaları gerek.

    Resmen çaresizlik içine soktular. İlk bölümlerde bir nebze serinin temelleri atılıyordu ve sanıyorum ki bu geliştirme çalışmaları da bu bölüme kadar sürdü. Bundan sonrasında ne anlatılacağı hakkında en ufak bir fikrim yok. Bir bakıma bu durumu memnuniyetle karşılıyorum ama öte yandan daha da karamsarlık gelebilir mi diye endişeliyim. Bölümün bitmesiyle birlikte "acaba vampirler seri sonuna dek canlarının istediğini yapmaya devam edecekler mi?" diye sorgulamadım değil. Ne zamanki içimizde en ufak bir umut ışığı belirdiyse o ışığı anında karartmayı başardılar. Cidden merak ediyorum ne olacağını.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi