• Panty and Stocking with Garterbel - 8



    ... of the Dead / 1 Angry Ghost

    Bir yanda Romero'nun "xyz" of the Dead filmleriyle dalga geçilirken öte yanda Tom Cruise yerden yere vuruluyor. Peki bunlar güldürmeye veya eğlendirmeye yetiyor mu? Dişimizin kovuğuna bile sığmayan esprilerle tabii ki hayır. Serinin zirve yaptığı 6. hafta ve hemen öncesinde değişik hareketler denediği 5. haftadan sonra gelen 1 haftalık durağanlığı anlıyorum da bu hafta hiçbir çaba gösterilmemesine anlam veremem. 6. bölümün bitişiyle bu haftanın hazırlıkları yapılsaydı, sonra yine 10. haftada sağlam bir bölümle gelinseydi ayağına kadar gelen fırsatı tepmiş olmazdı seri. Lakin şu gidişat çok acıklı, sadece 6. bölümle finale kadar idare edeceklermiş gibime geliyor.

    Kızların zombilerden kaçıp seks oyuncakları satan mağazaya sığınmalarına artık gülemiyorum. Her bölümde illa ki bir cinsel içerik yer alacak tamam ama "ohaaaa, vibratörlere bak!" diyeceğim gülme yaşını ya da Panty'nin duruşma salonundaki sırık gösterisine ayılıp bayılma tahammülümü çoktan geçtim. Manasızlığı komedi haline dönüştürmüş bir şov için daha yaratıcı, en azından daha manasız espriler bekliyorum. Şu haliyle PSG nerede güleceğimizi iyiden iyiye önceden haber veren bir dizi haline geldi. Bir tek salak Türk komedi dizilerinin anlamsız kahkaha efektleri eksik. Serinin geldiği nokta benim içimi bayıyor açıkçası.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi