• Shiki - 13



    Thirteenth Tragedy

    Shiki'nin bir bölüm yayınlayıp verdiği 2-3 haftalık araların artık sona erdiğini umalım. Bundan sonraki haftalarda adabıyla bölümler göstersinler çünkü 1,5 aydaki 2. bölümdü bu izlediğim. Verilen bu aralar sizi bilmem ama beni soğutuyor. Karakterlerin isimlerini unutmuşum, bir hayli yabancılık çektim. Bu serinin yeni OP'si aslında serinin de hüviyetini anlatıyor: Onlarca karakter var ve yapımcılar her birine eşit süre ayırmaya gayret ediyorlar. Hal böyle olunca da kopuk bir anlatım sergileniyor. Oysa sadece doktor, rahip ve Natsuno'nun üzerine oynasalar kendileri de rahat edecek takip edenler de.

    Neyse efendim, yine yeni yeniden ısırılan karakterler var. Doktorun karısı bunlardan biri. Bir diğeri de şimdi ismini arattıramayacağım ama efsane bıyıklı dersem anlayacağınız amca. Rahip Seishin'in babasıyla samimiyeti bulunan bu amcayı önceki bölümlerde ara ara görmüştük. Kendisine mutlu dirilmeler diliyoruz ve yakında görüşmeyi umuyoruz. Natsuno'nun babası da ısırılmış olabilir, tam emin değilim ama bir şekilde seride görülmeye devam edecek gibime geliyor. Natsuno ise artık son demlerini yaşıyor. Serinin bu bölümde konuyu ilerletme gibi bir derdi bulunmadığından hiçbir gelişme yaşanmadı diye kabul edebiliriz. 13. bölümü de geride bıraktık ama hala bu serinin nasıl bir yol çizeceğini kestiremiyorum. Eğer aceleye getirilmemiş bir final bizleri bekliyorsa bu duyguyu verdikleri için de tebriklerimi iletiyorum.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi