• Shiki - 12



    Twelfth Decay

    Bu serideki karakterlerle bir parça sorunum var. Bölüm sonundaki amca nasıl olur da kızının kankişi Megumi'yi karşısında görünce onun ölmüş olduğunu hatırlamaz?! Nasıl lan yani! O kadar mı kafası karışık bu adamın? Ya da birkaç bölümdür vampirlerle cebelleştiklerinin farkında olan Tanaka kardeşler Natsuno'nun annesini karşılarında görünce nasıl onun da ısırıldığını anlamazlar? Atmosfer, müzikler, konu falan diyoruz tamam da şu karakterlerin bu kadar ebleh olmalarına acil çare lütfen.

    Kahramanımız Natsuno da saflık seviyesinde diğerlerinden pek geri kalmıyor. Tooru'ya "gel beni ısır" demek nedir allasen?! Kendini feda edecek ki vampirler başka insanları ısırmasınlar... He oldu, gözlerim doldu. Bölümde benim hoşuma giden 2 sahne vardı sadece. Tatsumi'nin Megumi'yi adice gazlaması ve Kirishiki sülalesinin masa başında vampir olmak üzerine yaptıkları muhabbet. Bunların dışında kocaman bir sıfırı maalesef hak ediyor bu bölüm.

    Bu hafta da ara veriyor seri. 13. bölümü 29 Ekim'de izleyebileceğiz. Seishin ve Toshio ikilisi bir an evvel serinin başrolüne geçirilmeliler, Natsuno tırt çıktı. Muhtemelen sağlam kalan son kişi doktor olacak. Ona gelene dek de bütün sesi çıkan karakterleri harcayacaklar. Peki vampirlere bir çözüm bulunacak mı? Çözüm şart mı? Bu ve bunun gibi soruların cevaplarını inşallah bir ara verirler. İkinci yarıya kötü bir başlangıç yaptı Shiki.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi