• İzlenimler - EKİM (2) - Fortune Arterial - Iron Man - Panty & Stocking with Garterbelt - Star Driver - Togainu no Chi


    Fortune Arterial

    Hasekura Kouhei epey saygın bir okula kabul edilmiştir ve okuldaki ilk günü sudan çıkmış balık ayarında geçmektedir. Öğrencilerin hepsinin bir şekilde kendilerine has tuhaflıkları mevcuttur. Serinin girdiği kategorilerde Harem ve Erotic Game türleri de bulunuyor ama seri açılışındaki vampir görseli bu bahsettiğim tuhaflıkları daha da kalabalıklaştırıyor. Etrafını çevirmiş kızlara bön bön bakan Kouhei bir yanda, bakir erkek kokusunu almış kızların içindeki vampirler diğer yanda. Çizimler cıvıl cıvıl, seslendirmeler idare eder seviyelerde lakin konu bu anlatımla iyice vıcık bir kıvam alıyor. Karakterleri belki 5-6 yaş daha büyük bir kadroyla oluştursalardı belki ilgimi cezbedebilirdi. İlk bölümden bırakıyorum.

    Iron Man

    Iron Man'i takip listeme garanti yazmıştım ama bu kadar büyük konuşmamak gerekiyormuş. Her şeyden önce çizimler gerçekten yerlerde sürünüyor. Geçtim herhangi bir orta düzey animenin kalitesini, Marvel desteğindeki o çocuksu modellemelerden bile bahsedilemez. Abuk bir gölgelendirme kullanılıyor, çarpışma sahnelerinin girizgahı CGI ile yapılıyor ama yine de görsellik bir Iron Man projesinin çok uzağında. Hepsini bir kenara bırakırsak serinin konusu da oldukça yavan kalıyor. Tony Stark Japonya'ya bedava enerji hedefiyle gidiyor. Vay anasını be! Bir Amerikalı uzakdoğuda bedava bir şeyler veriyor. Fitil olduğum için, bölümün arasında bir yerde "Japonya'ya nasıl bu kadar sallamışlar" diye düşündüm. Iron Man de Dio da fevkalade rezil çizimlere sahipler ve böyle bir konuyu bloglamamam için beni teşvik ediyorlar.

    Panty & Stocking with Garterbelt

    İşte sezonun küçük sürprizi! Bu seriyi alıp her bölümünü çok yorgun bir günün ardından izleyebilirsiniz. Çizimler alabildiğine özgün (evet, Kaiba'yı izledim), seslendirmeler gayet yerinde ve mizah tam benim istediğim türde. Her bölüm iki bağımsız bölümden oluşuyor ve kahramanlarımız Panty ile Stocking bu bölümlerde kötü ruhlara karşı savaşıyorlar. Birinin silahı iç çamaşırı, diğerininki ise külotlu çorapları. Bu görselliğe bir kere daldıktan sonra konu falan umurumda değil. Bu mizahla beni güldürebildikten sonra da konu umurumda değil. İkinci bölümü de yayınlanmış, onunla birlikte düzenli yazmaya başlarım.

    Star Driver

    Tamam, mecha sevmiyorum ve her yeni mecha serisinde bu durum bir önyargı teşkil ediyor. Ben kendi önyargılarımı kabul ediyorum ama yapımcılar kemikleşmiş seriler dışında mechanın artık çekilemediğini neden kabul etmek istemiyorlar? Eminim ki robot modellemelerinde iddialı davranacaklardır ama adam gibi bir senaryo, düzgün diyaloglar olmadan ve yapımı derinleştirmeye çalışmadan "cıv-cıv"lı metal savaşlarına ne kadar tahammül edilebilir ki? Denizden yüzerek okula gelen Tsunashi Takuto aslında Galactic Pretty Boy'un ta kendisidir. Bu müthiş yaratıcılıktaki şahane karizmatik isimle (!) herkese korku salmayı başarır. Benim bir noktadan sonra çok hızlı izleyip bitirdiğim ilk bölüm seriye veda bölümüm de olmayı başardı. Seyir zevki oturmamış kişilerin başlayıp türden nefret etmelerini sağlayacak kadar dengesiz bir yapım. Seyir zevki olanlarınsa başlayacaklarını bile düşünmüyorum. Mecha manyaklarına ise afiyet şeker.

    Togainu no Chi

    Diğerlerinin arasında azıcık ilginç bir konuya sahip bu seri. 3. Dünya Savaşı sonrası harap olmuş Japonya'da post-apokaliptik bir dönemdeyiz. Böylesi kıyamet sonrası anlatımlarda hep aşırıya kaçıldığını düşünürüm. Mutlaka yepyeni silahlar ve yeni süpersonik yeteneklerle doldurulan kahramanlar bana çok yalandan gelir. Oysa Togainu no Chi işi çok da abartıya kaçırmadan anlatmaya çalışmış. Kahramanımız Akira tek kazancını sokak dövüşlerinden sağlayan bir dışlanmıştır. Üzerine bir suç atılır ve bela kent Toshima'ya gönderilir. Burada bir tür ölüm oyunundan galip çıkması ve hükümetin baş edemediği Vischio isimli mafyayı çökertmesi istenir. Tamam, konu öyle çok da özgün sayılmaz. Biraz imdb aramasıyla bu konuya çok benzer sayısız film çıkabilir ama yaratılan atmosfer hiç de yabana atılmayacak türden. Akira'nın sadece bilek gücü yüzünden bu oyuna atılması da işin gerçekçiliğini arttırıyor. Bir anda o kadar çok seri birikmese kesin bloglarım derdim ama şu anda bilemiyorum. İkinci bölümü izledikten sonra kararımı veririm.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi