• Seikimatsu Occult Gakuin - 7



    Maya's Amigo

    Valla artık bu seriyi ileri sararak ve sahnelerine sadece bakarak izliyorum. Gereksiz yere uzatılmış konuşmalar, bir türlü sonu gelmeyen Nostradamus Anahtarı geyiği falan felaket derecede içimi bayıyor. Lastik gibi uzadıkça da uzuyor bölümler. Keyif almayı çoktan geçtim, bari bir an evvel final hazırlığı başlasın diye dua ediyorum. Gerçi henüz 7. bölümdeyiz ve ben bu iç baygınlığımı daha bayağı bir sürdüreceğim ama fukara duası benimki de.

    Sahnelerden anladığım kadarıyla Maya'nın kankişi Ami'nin süper kafa bir babası var ve sıkkın gördüğü Maya'yı neşelendirmek için tüm bölümü kapsayacak bir oyun tezgahlıyor. Olay da JK ile Smile'ın bir çeşit prodüksiyona imza atarak uzaylıların şehre geliş tiyatrosunu oynamaları. Öyle ahım şahım bir dalga da yok ortada. Maya bir süreliğine kanıyor ve uzaylıları incelemek için macerayı sürdürüyor. Bölüm sonunda celallenip Ami'nin babasına hiddetlenince de kankasından tokadı yiyor. Peki bölüm serinin gidişatına ne katıyor? Kocaman bir 0. Ben 8-9 dakikada izledim, siz hiç izlemeyin. Vakit kaybı.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi