• Highschool of the Dead - 6



    In the Dead of the Night

    Nihayet teslim bayrağını çektiler. Beynimizi eriten bu sıcaklarda alabildiğine ecchi, yer yer hentai girişi sayılabilecek bir bölümle karşımıza çıktı HOTD. "Zaten konuyu da fazla ilerletmiyorduk, bari koyuverelim gitsin anasını satayım!" demişler. Memeler, kalçalar, tangalar; öğretmen, hizmetçi, kederli arkadaş fantezileri... ne ararsanız tıkılmış bölümün içine. Hele bir banyo sefası var ki dillere destan. Su fışkırtma yöntemlerine bambaşka bir boyut getiriyorlar. İki bölüm önce gördüğümüz sniperın bizim inekçil hemşirenin kankisi olduğunu öğrenmemiz dışında hiçbir dişe dokunur gelişme yok.

    Bir bölümü tekrara bir bölümü de ecchiye harcayan serinin daha 6. haftası yayınlandı, kimse 56. bölümdeyiz falan zannetmesin. Malzemenin ne kadar zayıf kaldığı iyice ayyuka çıktı. Gelecek hafta da bu çıplaklık oltasına devam edecekler gibi görünüyor. Daha ilk bölümden gaza gelen yeni yetmelere, baldırı çıplaklara kapak olsun bu bölüm. 12-13 hafta sürecek seride en az 2 bomboş bölüm daha garanti ediyorum. Hiç değilse çekirdek dolduracak kadar bir final çeksinler, başıma geleni çoktan anladım yoksa.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi