• Rainbow - 11



    Showdown


    Evet, bu seri en başında beklediğim yöne geri dönüyor. Çocuklar birer birer ıslahevine geliyorlar. Önce Turtle'ın yakalanışı, şimdi de Sakuragi'nin tuzağa düşürülmesi. Firarla birlikte erken gelen mutluluk yeniden yerini hüzne ve acı dolu günlere bırakıyor. Arabesk bir tutum olduğunun farkındayım lakin serinin dramayı anlatmak için huzura yer vermesini ve bizleri yemlemesini de yadırgamıyorum.

    İçeride Mario'nun boks maçı ve rakibini tuzağına çekişi devam ederken dışarıda Turtle'ın Sakuragi'yle konuşmak için çırpınması sürmektedir. Ishihara'nın peşinde koştuğu intihar mektubunu üzerinde taşıyan Sakuragi bu rezil adamın karşısına çıkar. Ishihara ile bölümün tamamına yayılacak bir diyalog geçer. Bir ara gardiyanın tamamen karakterinden çıkıp Sakuragi'ye yalvarmasını garipsedim ama ardından gelen hareketi de ona çok yakıştırdım. Belli ki Sakuragi ölmeden ne gardiyan ne de doktor rahata ermeyecekler.

    Mario ringde kazanmak uğruna elini feda ederken Sakuragi huzura ermek için elinden geleni yapıyor ama başarılı olamıyor. Artık sadece Soldier ve Mario dışarıdalar. Çocukların beşi yeniden ıslahevinde bir araya gelecekler. Serinin de 2 bölüm sonra biteceği konuşuluyor ki muhtemelen aceleye gelecek bir final izleyeceğiz. Böyle bir seri için daha fazla bölüm koparılamaması çok yazık.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi