• Rainbow - 10



    Vengeance


    Hemen yeni koşullara ayak uydurulması ve Ishihara'nın geri dönmesi güzel. Doktorla Ishihara'nın bu işin peşini bırakmayacakları zaten belliydi. Çocukların uğraşacakları en büyük bela bu iki adam, onları öldürmeden kurtulamayacaklar. Mario, Turtle ve Sakuragi daha sakin bir hayata başlamaya çalışırken kan davası sürüyor. Ishihara'nın iyice saykoya bağladığını ve artık damardan almaya başladığını görüyoruz. Demek ki sonuna kadar gitmeye niyetli. Doktor da bir fırsatını bulup çocukların kaldığı yeri öğreniyor ve Turtle çok geçmeden başladığı yere dönmek zorunda kalıyor.

    Setsuko ile Sakuragi arasında bir aşk filizleniyor. Romantizmin de seriye dahil edilmesini yadırgamıyorum. Bu çocuklar henüz ergenliklerinin başında yetişkinliğe sürüklenmiş durumdalar. Böyle çocuksu ve naif duyguları tatmaları onları yeniden bir birey yapabilir ama doktor Sasaki ile gardiyan Ishihara artık niyeti iyice bozmuş durumdalar. Öldürülen Hagino'nun vasiyetini bulana dek çocuklara yasal yollardan müdahale etmek zorundalar. Ishihara'nın yeni keş hali onun çarpık düşüncelerini iyice zıvanadan çıkartacak derken adam gayet mantıklı bir yola başvurup polisleri işin içine katıyor. Ayıkken hastalıklı eylemlerde bulunan bir adamın uyuşturucunun etkisiyle mantıklı seçimler yapması da ayrı bir ironi olsa gerek.

    Serinin en beklenmedik hareketiyse Soldier'dan geliyor. Çocuk o ıslahevinden elini kolunu sallayarak çıkmanın bir yolunu buluyor ve bu fırsatı gayet iyi kullanıyor. Ishihara onun da peşine düşer mi bilinmez ama bu çocuk tüm serinin hapis hayatıyla geçmeyeceğini gösteriyor. Bu arada serinin ne kadar süreceği dedikoduları iyice ayyuka çıktı. 3 hafta sonra nihayete ereceği şimdilik en popüler rivayet gibi görünüyor. Dilerim ki bu kadar kısa sürede bitirmez ve hak ettiği sürede konusunu iyice detaylandırarak anlatabilirler. Şu haliyle 13 bölüm demek Cabbage'ın ve Soldier'ın hiç geliştirilmeyeceği bir kadro ve sadece gardiyan & doktor ile çocuklar arasında geçen bir ölüm kalım savaşı demektir. Bunu da hiç arzu etmiyorum açıkçası.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi