• Sarai-ya Goyou - 6





    Consider Yourself Lucky


    Nihayet azıcık da olsa hareketli bir şeyler izlettiriyor seri. Yine ön planda Ume ve onun eski tanıdıkları rol kesseler de Masa'nın kılıcına davrandığına tanıklık edebiliyoruz. Onca bölümü hastalıkla geçirdikten sonra en nihayet ucundan biraz samuraycılık oynayabiliyor. Kaplumbağadan yavaş bir görüntü temposuna sahip seri de o sekans boyunca şimdiye kadarki en dinamik sahneleri sergiliyor. Serinin geçişleri acayip yavaş ve kareler de alabildiğine ağır ama anlatımda ve ilerlemede yavaşlıktan söz etmek biraz zalimlik olur. Özellikle karakterlerini ve elinden geldiği kadar da hikayeyi geliştirmeyi başaran bir seri izliyoruz.

    İlk bölümlerde "çalanı soyan" ilkeli hırsızlar gibi gösterilen çete de bu bölümlerde kimlik bunalımı yaşıyor. Daha doğrusu onların bir bunalım yaşadıkları yok, yalnızca izleyicinin bakış açısı değişiyor. Adam kaçırıp paraları cebe indirirken "ama iyi bir amaç uğruna" diye bizi düşündüren çete artık kendi kimliğini daha net masaya yatırıyor. Karşımızdakiler bildiğiniz hırsızlar. Masa hariç hepsi ne yaptıklarının gayet farkındalar. İsteyerek yapıp yapmadıklarını bilmiyoruz lakin emin olduğumuz şey hiçbirinin kötü insanlar olmadıkları. Yaichi ise şimdilik bu gruptaki kapalı kutu.

    Bölüm sonunda Elder'ın karşısına çıkması ve Elder'in de daha önce hiç ziyaretine gelmemiş bu adamı tanıması elbette ki ilerleyen bölümlerde açıklanacak ve muhtemelen de Yaichi'nin geçmişi hakkında epey büyük bir lokmayı bizlere sunacak. İşin ilginç yanı seriyi yarıladık ve henüz elle tutulur bir konu yok. Aslında bu kadar sığ bir yorumu hemen düzeltmek lazım: "Neler olacağını bildiğimiz bir konu yok". Yaichi'nin geçmişindeki sırlar açıklanıp bu çetenin yapısını tamamen tanıdığımızda seri sonlanacak çünkü House of Five Leaves'in kendine has bulacağı her konu anime sektöründe zamanla sıradanlaşacaktır. Adamlar bunun yerine karakterlerden bir hikaye türetmeyi seçmişler. Biz her karakteri tamamen anladığımızda ya da kafi seviyede soruyu bizim cevaplarımıza emanet ettiklerinde seriyi sonlandıracaklar.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi