• Fullmetal Alchemist: Brotherhood - 58





    Human Sacrifice


    Gaz mısın Brotherhood?

    Daha önce Gate'den geçmişlerin bir anda geri çekilmelerinde kalmıştık, aynen o noktadan devam ediyoruz. Ed, Izumi ve Al tek tek Father'ın planına düşüyorlar. Al henüz kendinde değil ve neden baygın yattığını anlayamadım. Belki de bedenine sahip olmadığı içindir. Father'ın, planını uygulamak için Gate'den geçmiş 5 kişiye ihtiyacı olduğundan altın dişli geberesice doktor Mustang'e bir oyun oynuyor ve Gate'den geçmesi için onu kandırıyor. Mustang'in de bu kadar kolayca teslim olmasını yadırgadım açıkçası. O esnada farklı bir taktikle mücadele etmesini beklerdim ama ne yapalım.

    Fişek gibi olan esas kısımlarsa bölümün ortalarıydı. Greed - Wrath kapışmasına Lan Fan da katıldı ve son anda Greed'i kurtardılar ama Buccaneer'i kaybettiler. Kızılderili saçlı bu devasa adamın son saniyelerinde söyledikleri cenk meydanına yakışır derecede asildi. Olivier sadık Yüzbaşı'sının intikamını çok fena alacaktır. Hadi Wrath'ın ölmediğini biliyoruz, sonuçta Brotherhood'da bir karakterin öldüğü tasdikleninceye kadar yaşadığından emin olabiliyoruz. Peki Pride nerelerde? Ben en çok onu merak etmekteyim. Bir anda fırlayıp seriye müdahil olacak ama zamanlamayı nahoş şekilde yaparlarsa tadımız kaçacak. Belki haftaya onu da tekrar görürüz.

    Greed'in onca askerin arasına terminatör misali dalmasına ne demeli? Gaz ötesi bir sahneydi. Serinin bitimine çok az kala doğal olarak bazı gelişmeler hızlandırılıyor. Çılgın bir aksiyon sekansının bitiminde epey kemik bir drama bölümü geliyor ve sonra azıcık gizem, tekrar aksiyon, nihai olarak da gelecek haftaya bağlama. Lakin Brotherhood beni öyle bir kıvama getirdi ki her hafta finale daha da yaklaştığımız için duacıyım. Anime ile manganın paralel zamanlarda bitirilecek olması da hiç kimsenin başkalarının keyfini kaçıracak bilgileri erkenden öğrenmemesine yol açacak. Kaldı 5 koca hafta!

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi