• Higashi no Eden - The King of Eden




    Air King

    İkinci filmin gösterimiyle birlikte ilk filmin de dvdsi nihayet çıktı. Serinin bıraktığı tarihin 6 ay sonrasında geçen film hem seriden sonra neler olduğuyla ilgili merakımızı dindirdi hem de ikinci ve son filmden önce konuyu iyice bir paketledi. 2. film Paradise Lost ile Higashi No Eden projesi sonlanacak. En azından şimdilik sözü edilen tasarı bu ama ileride belki bir film ya da OVA daha gelecektir. Ben zannetmiyorum ki 2. filmde şimdiye kadar yanıtlanmamış tüm sorulara hem yanıt bulunsun hem de izleyenlerin akıllarında kalacak kadar dinamik bir final yapılsın. Yanıtlanmamış çok soru var, üstelik finaliyle birlikte King of Eden o sorulara bir yenisini daha eklemişken.



    Bu filmin 11 bölümlük minicik serinin oluşturduğu tüm beklentileri karşılamadığı şüphe götürmez. Takizawa'nın bir kez daha hafızasını sildirmesi sonucu artık tüm sorumluluk Saki ve arkadaşlarına geçiyor. Eden'i bir adım ileriye götürüp KOBİ olarak iş hayatına atılan Hirasawa ve dostları Takizawa'nın yerini saptamak ve onu tehlikelerden korumak için Eden'i kullanıyorlar. Takizawa Japonya'yı füzelerden kurtardığı için bir halk kahramanı olarak görülüyor ama diğer Seleçao'lar tarafından bu popülarite hoş karşılanmadığı için hemen onun hakkında bir dedikodu yayılıyor ve Japonya Başbakanı'nın gayri meşru oğlu olarak haberleri çıkarılıyor.

    Bu filmde seride görmediğimiz bazı Seleçao'ları görme, gördüklerimizden bazılarını da yakından tanıma şansına erişiyoruz. Takizawa ve Saki'yi uygunsuz bir şekilde görüntülemeye çalışan 6 numara, finaldeki kamyonlara füzeler yollayan 1 numaralı Mononobe Daiju, oyunu kazanmak için bir yöntem keşfettiğini söyleyen 2 numaralı Tsuji Jintarou, finalde ortadan kaybolan ama filmle geri dönen 10 numaralı Yuuki Ryou, tüm parasını harcamasına rağmen bir şekilde hâlâ hayatta olan 5 numaralı Hiura Hajime bunlardan bazıları. Serideki harika karakterlerden biri olan 11 numaralı Shiratori Diana Kuroha tekrar ortaya çıkıyor ve finalde çok büyük bir hamleyle projenin gidişatını değiştiriyor.



    Teknik departmanda her zamanki gibi tek garipliği burun üstü gölgelendirme olan film animasyonda yine iç açıcı bir yaklaşımla gerçekliğe sadık kalıyor. Bu kadar gizemin dolaştığı bir senaryoda hiçbir zaman doğa üstü açıklamalara sığınmayan Higashi No Eden her anlattığını gerçek hayattan almasıyla tüm bu izlediklerimizin var olma ihtimalini canlı tutuyor. Finaldeki kamyonlar seride hiç görmediğimiz lakin filmde önemli bir kırılma anını simgeliyor. Tüm bu kamyonların Juiz(ler) olma ihtimali kuvvetle muhtemel. Bu arada filmle birlikte projeye yeni katılan bir özellikse Juiz'in karakter kazanması. Her Seleçao'ya karşı farklı bir ses tonuyla konuşan bu tanımlanamayan varlık üstünde Seleçao numaraları yazan kamyonların patlamasıyla o numaraya sahip Seleçao'ya cevap veremez oluyor. Juiz'i sembolize etmek için neden kamyon seçildiği bu filmden sonra aklımda kalan en büyük soru işareti. O da belki ikinci filmde açıklanır.



    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi