• Fullmetal Alchemist: Brotherhood - 52





    Everyone's Power

    Tahminler gerçekleşiyor ve FMA son 10 bölümünde tarih yazacağını yavaş yavaş belli ediyor. Hâlâ Promised Day'deyiz ve geçen bölüm başlayıp bu bölüm devam eden savaşların her biri eşit dakika alarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar fazla cephe olunca yapımcıların bu tutumları normal karşılanmalı. Herhalde mangada şu 2 bölüm için 4-5 sayı çıkartılmıştır.

    Al Felsefe Taşı'nı aldığı gibi Pride'a dalmıştı hatırlarsanız. Bölümün hemen başında bu çarpışma güzel bir aksiyonla veriliyor ve Kimblee-Pride ikilisine tek başına karşı geldiğini zannettiğimiz Al'ın imdadına dostları yetişiyor. Chimeralardan biri olan Heinkel Kimblee'yi haklarken kaç bölüm önce hatırlamıyorum "bu seride ne işi var bunun" dediğim Yoki arabayla çıktığı gibi Pride'ı safdışı bırakıyor. Olay yerini hızla terk eden Al ve tuhaf ekibi Ed'in yanına yani Merkez'e doğru kaçıyor. Pride ise Gluttony'den sonra yine bir başka Felsefe Taşı sahibi olan Kimblee'yi mideye indiriveriyor.

    Cephelerden bir diğerinde, yani Armstrong kardeşlerle Sloth'un dövüşünde çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Sloth'un hiç bilmediğim bir özelliği, inanılmaz sürati ortaya çıkıyor. İstediğinde ışık hızında hamle yapabilen Sloth'un kendini yine bu sürat yüzünden kontrol edememesi ise çok iyi düşünülmüş bir ayrıntı. O cüsse ve o çabukluk birleşince bir dezavantajın da yanında gelmesi lazım. Burada Alex'in simya becerileri, Olivier'ninse taktik üstünlüğü Sloth'u bir süreliğine püskürtmeye yetiyor. Uyuşukluk, tembellik anlamlarına gelen Sloth'un canı pinekleme çekene dek Armstrong kardeşlerin işleri çok zor gözüküyor.

    Kuklaların zayıf yanlarını fark eden Scar sayesinde ilk saldırıda avantajı yakalayan Ed'in ekibiyse gelen kukla popülasyonuyla baş edemeyeceklerini anlıyorlar. Bu sırada serinin gizli kumandanı Mustang nihayet teşrif ediyor ve alevlerini etrafa sıçratıyor. Ülkesini kurtarışa götüren yolu aramasına rağmen serinin en ebleh kişisi ünvanını Merkez'e dönerek kazanan May Chang ise hem kuklalara hem de kuklaları yutarak sürekli kuvvetlenen Envy'e karşı mücadele veriyor. Akılsız başının cezasını ayakları çekiyor ve çareyi topuklamakta buluyor. Salt aksiyon basılmış ikinci bölüm de böylelikle geride kalıyor. Bakalım daha ne kadar bu tempoyu koruyabilecekler.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi