• Durarara!! - 15





    A Fool May Give Good Counsel


    Geçen hafta beni epey bunaltan bölümün ardından Durarara!! kendi çizgisine yakın bir bölümle geri dönüyor. Belli ki tempoyu iyice düşürüp serinin ikinci yarısı için senaryoyu yeniden toparlıyorlar. İki haftadır yayınlanan bölümler hep diyaloglara odaklanmış olmalarının yanında karakter gelişimine fazla katkı sağlamayan bölümlerdi. Tüm karakterleri iyi kötü tanıdığımız için bu geniş kadroda onları daha fazla geliştirmek mümkün değil, bu yüzden de Slasher efsanesi çıkartıldı. Daha önce birkaç bölümde anlık olarak, yeni OP'deyse sürekli karşımıza çıkan Niekawa Shuuji'nin hikayesi de tam bu esnada bölümleştirildi. Karakter sıkıntısı yaşanırken ve Slasher aracılığıyla yeni bir açılıma gidilirken.

    Elbette bu ilk paragrafı okuyunca seriye veryansın ediyormuşum gibi görenler de çıkabilir lakin amacım bu değil. Baccano! şu iki bölümde Durarara!!'nın bir şekilde önüne geçti benim nazarımda. Tek bir sıkıcı ânı bulunmayan Baccano!'nun kısa bir seri olmasının elbette etkisi var ama iki katı uzunluğunda çekilecek Durarara!! bu dezavantajı lehine çevirmeyi bildiğini ilk 12 bölümde göstermişken tempoyu bu denli aşağılara çekmesi bana garip geliyor. Serinin animasyon kalitesinin de bu iki bölümde düştüğünden bahsediliyor ki bu hiç hayra alamet değil. Maalesef paraların suyunu çekmeye başladığına delalettir.

    Neyse. Bölüm ne kadar sıkıcı gelirse gelsin Durarara!! "ağı"nın özelliklerine riayet ediyordu. Ikebukuro'nun en güçlü adamını arayan tabloit gazete yazarı Niekawa Shuuji kızına bakabilmek için bu işi yapmaktadır. Tabii Izaya'yla yaptıkları konuşmada öğretmeni tarafından taciz edilen kızı hakkında ufak bir bilgi alırız. Oradan ufak bir çabayla hemen Anri'ye sarkan hocaya bağlanırız ve serinin ağı içinde parçaları birleştirme fırsatımız olur. Shuuji ise evine gittiği esnada Slasher tarafından bıçaklanır ve yeni Slasher kendisi olur. Sonra neden olduğunu anlamadığım şekilde Anri'ye saldırır ama Selty, Shizuo ve sürekli minibüslerinde oturan dörtlü tarafından püskürtülür. Düğümün çözülmesini geçelim, düğümün ne olduğunu öğrenmeyi dileme işiyse haftaya kalır.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi