• Dennou Coil - 6





    A Red Automaton


    Isako ve Daichi'ye ayrılan geçen bölümden sonra sıra bu sefer usluların. Yasako ve Yumie sacchiyi durduran Haraken'i araştırmaya çıkıyorlar. Ketum ve içine kapanık bu delikanlının meziyetleri hakkında komplo teorileri geliştiren ikili tahminlerinin ve isteklerinin çok uzağında bir gerçekle karşılaşıyorlar.

    Bu bölüm biraz daha didaktik yapısıyla dikkat çekiyor. Seri içinde muhtemelen böyle birkaç bölüm daha izleyeceğiz. Bu bölümden öğrendiklerimiz: Haraken'in "illegalleri" araştırdığı ve bunu da vefat eden arkadaşı Kanna için yaptığı, Haraken'in Kanna'yı son gördüğü yere koymak için aldığı çiçekçinin hemen yanında bir sacchi barınağı olduğu, sacchilerin 30 metre ve daha uzağındaki hedefleri göremedikleri, Fumie'nin daha önce bir sacchi tarafından yok edilen evcil hayvanından sonra bu hayvanları beslemekten vazgeçtiği, Yasako ve Fumie'nin Haraken'e araştırmasında yardım edecekleri, iki bölümdür gördüğümüz gizemli motorsikletlinin Haraken'in teyze/halası ve sacchileri tasarlayan kişi olduğu, belki de çok gereksiz duran son bilgiyse Yasako'nun babasının Haraken'in teyze/halasına bağlı çalıştığı.

    Nihayetinde serideki karakterlerin birbirlerine bir şekilde bağlı olduklarını gördük. Bu da karakter gelişimini bir nebze daha kolaylaştıracak ve parametreleri genişletecektir. Ben hâlâ inatla asıl konuyu beklemekteyim. Yasako'nun kaybolan hafızası ve Isako'nun bundaki payı kilit noktayı oluşturacakmış gibi hissediyorum.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi