• Dennou Coil - 1





    Children of Glasses


    Ekonomik krizin etkilerini ceplerimizde hissettikten sonra gerçek dünyadan firar etme lüksünü kullanabildiğimiz alanlarda da yaşamaya başladık. Ben de isterdim yeni çıkan serileri her hafta yazıp geçen seneki gibi hangi seriye yetişeceğimi şaşırmayı. Fakat yeni serilerde hiç iş yok, gerçekten ya kötü yapımlar ya sıradan ya da fan-service. Hal böyle olunca ne varsa yine eskilerde var diyor ve Dennou Coil isimli 2007 yapımı Madhouse animesini yazmaya başlıyorum. Güncel serilerden yazacak bir şeyi gerçekten çok aradım... maalesef.

    Seri gelecekte geçiyor. Çok uzak ve fütüristik bir gelecek olmayabilir ama çok yakında gerçekleşmesi mümkün gözükmeyen öğeler içerdiği de kesin. Yuuko ve Kyouko Okonogi kardeşler büyük annelerini ziyaret etmeye Daikoku isimli şehre gelirler. Tren varmak üzereyken şehrin üstünde bir sis görürler ve bu sisin siberuzaydan bir yaşam formunun gelişine delalet ettiğini bilirler. Siber köpekleri Densuke bu sisten gelen "karaltı"yı kovalarken bir portala girer ve onu kurtarması için Fumie Hashimoto isimli, kayıp ev hayvanlarını bulan bir kızdan yardım isterler. Lakin acele etmeleri gerekmektedir zira şehirde gezen "kyuu-chan"lar bu ve bunun gibi siber kapıları taramakta ve buldukları yerde formatlamaktadırlar.

    Seri tek bir adamın, Iso Mitsuo'nun zihninden ve yönetmenliğinden vücut bulmuş. Sadece bir el hareketiyle yapılan telefon görüşmeleri, siberalemi gösteren gözlükler, görüntülenen her şey için başvurulabilecek yardım dosyaları, küçücük bir bel çantasına sığdırılan devasa oltalar gibi çok ilginç fikirlerle bilim-kurgunun sınırlarını iyice zorlayan yönetmen 2007 yılında görsel sanatlarda bu dalda Japonya'daki ödül alan tek yapımı çekmeyi başarmış. Televizyon, sinema, anime gibi mecralarda bilim-kurgu dalını silmiş süpürmüş.

    Çok etkileyici bir açılış olmasa da insanın merakını çelmeyi başaran bu ilk bölüm serinin limitlerini (ya da limitsizliğini) gösterme açısından epey atak davranıyor. Çoğu noktayı henüz kafamda oturtamadım ama acele etmemek de gerek, nitekim seri 26 bölüm sürecek ve ben haftada en az 2 bölüm yazmaya çalışacağım.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi