• Cobra The Animation - 8



    Mandrad

    Serinin ilk bölümlerinde gördüğümüz yarı çıplak hatunumuz Secret bu bölümde tekrar karşımıza çıktı. Bölümün bir başında bir de sonunda gördüğümüz Secret bir nevi dış kapının mandalıydı. Elizabeth isimli bir hatun tarafından esir alınan Secret’ı kurtarmak için Cobra çok ender bulunan Mandrad bitkisinin tohumlarını bulmak için maceraya atılır.

    Bu Mandrad bitkisi gerçek hayattan esinlenilmiş, zekice tasarlanmış bir materyal olarak hikayeye yedirilmiş ve çok da güzel olmuş açıkçası. İnsan yüzüne benzeyen görünümü ve elmastan oluşan dişleriyle ilginç olduğu kadar bitkinin arkasındaki gerçeği öğrendiğimiz de bir o kadar tiksindirici gelmekte. Secret’ı kurtarmak hususu kolay bir işmiş gibi görünmesine rağmen kazın ayağı öyle değildir. Söylenene göre tohumların bulunduğu yere gidip de sağ dönen olmamıştır ve bundan dolayı Elizabeth Cobra’ya her birinin özellikleri farklı olan üç tane yardımcı ayarlamıştır.

    Mandrad bitkisi, gezegenler arası yolculuk yapabilen klasik araba görünümlü uzay aracı gibi sıra dışı öğeler serinin seyir zevkini arttırmakla birlikte daha özgün bir konuma da sokmuş. Bu bölümün bana göre tek olumsuz noktası sonu oldu. Her şey çok basit bir şekilde sonuçlandı. Biraz daha çetrefilli hale getirilseydi daha iyi olurdu sanırım.




    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi