• Flag




    Objektifin objektifliği

    Flag'ı tanımlayabilecek tek bir söz var. Her yorumun bir yerlerinde mutlaka okumuş olmam benim de hemen başlangıçta söyleme isteğimi değiştirmiyor: Ünik. Flag'ı ünik kılan özelliği tamamen kendine has formatı. Animasyonu, demek çok doğru kaçmaz çünkü içinde Mecha ile CGI öğeleri bulunan ve Flag'dan çok daha etkili animasyonu olan animeler izlemişsinizdir. Flag'ın da animasyonu epey sıradan sayılabilir ama bu animasyonu sunma yöntemi dahiyane! Bir savaşı fotoğraf makinesinin (veya kameranın) merceğinden, yani bir insanın gözündenmiş gibi izliyoruz. Bazı noktaları gerçekten yorucu kaçabilecek böylesi bir tercihi hafifletmenin yolunuysa fotoğraf kareleriyle tempoyu durağanlaştırarak bizi dinlendirmekte buluyor Flag. Ekranda sürekli olarak gördüğümüz flaş, zum, mercek değerleriyle bunaldığımız anda hemen karşımıza gelen bir kareyle kendimizden geçiyoruz. Flag'ın görselliği bazı anlarda kusursuz bir seviyeye ulaşıyor.



    Bu tekniğin daha önce herhangi bir animede kullanılmadığına eminim lakin bir filmde kullanıldığını da pek hatırlamıyorum, hele ki içerik bir savaşı anlatıyorsa. Bu teknik doğal olarak bize bir haber izliyormuşuz hissi vermekte. Haberleri anime olarak izlemek ne kadar eğlenceli gelebilirse Flag da o kadar eğlenceli, yani hiç! Eğlenceli bir seri arıyorsanız Flag size göre değil. Yer yer sıfıra yakın seyreden temposu uyku getirebilecek kadar düşebiliyor. Bazı anlarda bir hayli uzun tutulan diyalogları ve aslında dış ses olan iç sesleri izleyiciyi fena halde sıkabiliyor. -Tüm bu eksileri bir kenarda tutarsak- Flag, alabilene verdiği ve asla bariz şekilde açık etmediği ince mesajlarıyla sosyolojik ve felsefik bir seri olduğunu bas bas bağırıyor.



    Flag, karakterlerini fazla geliştirmemesine rağmen onlara biçilen diyaloglarla savaş durumundaki insanları prototipleştiriyor ve bir bakıma da rütbeleştiriyor. Başarısızlıkla sonuçlanan ilk operasyondan sonra üstlerinin verdiği kararlara sorgusuz sualsiz katılan Hakan isimli hatunun (evet, hatunun) ve BM tarafından sorgulanan kumandanın, operasyondaki bir pilotu günah keçisi seçmesini tasdikleyen Ichinayagi'nin tavırları emir-komuta zincirindeki olmayan mantık mefhumunu ortaya koyuyor. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin yaptırımlarını da eleştirirken ufaktan esas konuya, yani savaş muhabirlerinin aciliyet kaygılarına geçiş yapıyor.



    "Anı yakalayın" şeklindeki çok yaratıcı (!) reklamların aksine 9. bölümde net bir şekilde fotoğraf çekmenin zamanla ilgili bağı işleniyor. Anı yakalamakta kullanılsa bile fotoğrafçılık aslında hep geçmişi inceleyen bir uğraş. Deklanşöre basıldığı anda başlayan ve sürekli eskiyen karenin güncelliğini yitirmesi de aynı orantıyla işliyor. Yerine yenileri geldikçe güncelliğini yitiren "o an" bir bakıma önemini de yitiriyor. Her gün gördüğümüz haberlere bir süre sonra tepkisizleşmemiz gibi savaş fotoğrafları da bir süre sonra bizler için "monotonlaşabiliyor". Anı yakalayıp geçmişe yollayan ve bir gözü sürekli geleceği arayan fotoğrafçıların yaptıkları işin ömrünün ne kadar çabuk "tüketildiğinden" bahsediliyor. Bu eleştirileri sayesinde ciddi bir söylemi olduğunu belli eden Flag, bir anime serisi olarak hüviet kazanıyor ve nice animelerden kolaylıkla sıyrılıyor. Bir benzeri olmayışının avantajını kullanmıyor, aksine kendisini her bölümde daha da geliştirmeye çalışıyor.



    Tamamen kendine ait bir formatla yola çıkan serinin bazı ufak sorunları da yok değil. HAWVC adı verilen robotun Mecha tasarımları... en kibar söylemle zayıf. Shirasu'nun seslendirmesi gerçekten bir facia. Ateş hattında dostları ölüm-kalım savaşındayken çıkardığı sesler elinden oyuncağı alınmış küçük bir kız çocuğunun çıkaracağı sesler kadar basit. Diyalog ve monologlar yer yer gerçekliğe uymayacak kadar uzun. Gerçeklik Flag için çok kilit bir konu çünkü seri görüp görebileceğiniz en gerçekçi animelerden biri. Hatta bir anime için "sıkıcı" diye nitelendirilebilecek kadar gerçek. Zaten bu sıkıcı gerçekçilik de seriyi izleyenleri ikiye ayırmış durumda. Ya bayılıyorsunuz ya nefret ediyorsunuz. Eğer içinde Mecha ve CGI var diye müthiş bir aksiyon bekliyorsanız Flag kesinlikle size göre değil. Serinin bazen yaşattığı en büyük aksiyon Shirasu'nun ekrandaki kareyi çekip çekmeyeceği tereddüdü olabiliyor. Aksiyon yerine anime sanatında yeni bir deneyime hazırsanız ve eğer sonunu getirecek kadar sabırlıysanız Flag'a bir şans vermelisiniz.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi