• Cobra The Animation - 6




    Climbing Mt. Kagero


    20 ton som altın taşıyan bir yolcu uçağı, radarda bile görünmeyen efsanevi Kagero dağı ve bu dağa ulaşmaya çalışan birbirinden tehlikeli dokuz kişi. Kulağa ilginç geliyor değil mi? Beklediğim heyecanlı Cobra bölümlerinden bir tanesi daha soframa gelmiş bulunmakta. Çok çekici bir hikaye var bu sefer karşımızda.

    Yolcu uçağı sabotaja uğraması sonucu, ismi çokça zikredilen ama yeri bulunamayan Kagero dağına çakılır. Taşıdığı kargo nedeniyle uçak çok değerlidir ve bundan dolayı bazıları uçağı kaderine terk etme niyetinde değildir. Yer altı dünyasının ünlülerinin de dahil olduğu bir grup uçağı bulmak için bir kulübede toplanırlar. Gruba katılan dokuzuncu ve son kişi de Cobra olur. Cobra için bir çok yüz tanıdıktır ve bundan dolayı gerçek kimliğini gruptakilere söylemez.

    Grup, içlerinde bulunan yerlimiz Geronimo kılavuzluğunda Kagero dağını bulmak için denize açılırlar. Böyle tehlikeli bir grupla yapılacak yolculuk doğal olarak bir çok olaya gebe olacaktır. Entrikaya ve aksiyona doyacağımız hissi var içimde. Grupta bulunan rahibin altın için değil, inancımı tazelemek için Kagero dağını bulmak istiyorum safsatası ortama şimdiden keskin bir entrika kokusu saldı. Kagero dağının çok önemli bir özelliğini de öğreniyoruz bu arada. Dağa inanmadığınız zaman altınızdan kayboluyor ve denize çakılıyorsunuz. Dağın bu sırrına erişebilecek miyiz? Şimdiden merakım en üst seviyeye çıkmış durumda.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi