• Sora No Oto - 4





    Rainy Season Sky - Quartz Rainbow


    Parçalar oturmaya başladıkça bu seri sadece sezon içersinde kendine bir yer edinmekle kalmayacak, aynı zamanda bulmaca çözmeyi sevenler tarafından uzun yıllar hatırlanacak bir seri olmayı başaracak. Fransızca yazılmış Neuf (9), Treize (13), Seize (16) sokak isimleri, İspanyolların domates savaşlarını andıran sokak festivali, cam fabrikasının duvarındaki SS benzeri sembolü vs. gibi sayısız ayrıntılarıyla seri bize bildiğimiz dünyanın bilmediğimiz bir zamanını anlatıyor. Sora No Oto Dünya Savaşları sırasındaki paralel bir evrende geçiyor.

    Bu bir tahmin elbette ancak şimdiye kadar bize sunulan doneler bu savı destekler nitelikte. Serinin geçtiği coğrafyayı bir türlü oturtamıyoruz. Daha önce verdiğim resimdeki teoriye göre İsviçre-Fransa sınırındaki bir bölgede geçiyor seri ama şehrin sürekli gösterilen mimarisi İspanya'nın bir köyünden alıntı. Bu bir tesadüf değil, yapımcılar bizzat gidip bu mimariyi kopyaladıklarını söylemişler. Takemikazuchi ismindeki tankın o günün şartlarına göre biraz fazla kaçtığını herhalde sadece ben düşünmüyorumdur. Zaman ve mekan düzleminde kendimizi çok da kısıtlamasak iyi olur bence.

    Bölüme gelecek olursak: Nihayet derinliği olan bir karakter! Rio ve Kureha için sığ ve bayağı karakterler demiyorum ama Noel seri içinde şimdiye kadar gördüklerimiz arasında ciddi bir duruşa sahip tek karakter. Diğerleri de elbet bölümler geçtikçe geliştirilecektir lakin sadece bu bölümle bile Noel'in altyapısı çok sağlam bir şekil aldı. İnsan(lar) tarafından vakti zamanında muhtemelen ihanete uğramış ve artık sadece makinelere güvenebilen Noel serinin de felsefik yaklaşımlarını aktarabilecek kadar dolu bir karakter. Öylesine dolu ki serinin başrolü Kanata'nın saflığından doğan şaşırma triplerini nötralize edebilecek kadar soğuk kanlı bir yapıya sahip. Her ne kadar Rio sanki ikinci başrol olacakmış gibi görünse de umarım Noel'e daha çok süre tanınır.

    Hepsi bir yana cam fabrikasında maddeye yüklenen anlamlar da hoşuma gitti. "Eşyanın tabiatı" fikrinin önce camda akabinde trompette son olarak da tankta karşımıza çıkması -zamansızlık detaylarını dahil edince- serinin kuantum fiziğiyle de flörtü olabileceğini düşündürttü. Şimdilik yalnızca boş atıyorum ama dolu tutturabilme ihtimalini seviyorum bu serinin.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi