• Eve no Jikan - 5





    Chie & Shimei


    Sıra geldi kafenin diğer gediklilerinden Chie ve Shimei'ye. Kendisini kedi zanneden Chie'nin android olup olmadığını bilemesek de bölüm içerisinde Shimei'nin kimliğini öğrenme şansına erişiyoruz. Yaramaz küçük kız Chie'ye Shimei'nin yokluğunda kafenin diğer sakinleri ve Rikuo göz kulak oluyor. Sürekli bir kenarda "Code:Life" kitabını okuyan gizemli adamın birini (android/insan) anlamak üzerine Rikuo'ya çektiği nasihat ve Sammy'nin piyano performansı Rikuo'nun karakterini tamamen sarsan etkenler olarak göze çarpıyor.

    Bu serinin mantığıyla bakıldığında androidlerin de başkalarını incitebildikleri bir gerçek. Biz zaten bunu 3. bölümdeki Koji-Rina ilişkisinde görmüştük. Bu seferse önce gazetede okuduğu haberle üzülen Rikuo'nun, üstüne yetmezmiş gibi Sammy'i piyano başında görmesi ekleniyor. Bir android kendi sahibini incitebiliyor. Burada Rikuo'nun kendini yetersiz hissetmesi de görülebilir. Bölüme dairse benim en hoşuma giden nokta şu bizim gizemli adamımızın anlayış üzerine konuştuğu kısacık sahne. Sahi birini gerçekten ne zaman anlarız? Birini geçtim bir androidi anlama şansımız var mıdır?

    "İnsanın doğduğunda kalbi bomboştur. Daha sonra tanıştığı insanlar (etkileşimle) sayesinde kalbi dolar ve canlanır (kimlik kazanır)." Kafe sakinlerinin bir araya geldiği masada Koji'nin söyledikleri sözler bunlar. Bu durumda bir robotun insandan farkı yaratılışında değil gelişiminde saklı. Robotların hiçbir şekilde etkileşimde bulunmalarına gerek yok ve bir önceki bölümde Masaki'nin çıkıştığı üzere bir kalpleri de yok. Kalbi bir organa indirgersek Masaki haklı ama işin içine duygu girdiğinde bir ikilem mevcut: Duygular için kalbe ihtiyacımız var mı? Androidlerin yapay zekalarıyla kendilerini sahipleri için geliştirmeye çalışmaları, onların isteklerine karşılık vermeye çabalamaları duygudan yoksun bir davranış mı? Bana kalırsa dolu dolu bir duygu örneğidir Sammy'nin kahve konusunda kendini geliştirmeye uğraşması ya da ikisi de bir insana aşık olduklarını sanan Rina ile Koji'nin hikâyeleri. Chie ile Shimei'nin birbirlerine olan ihtiyaçları ya da isimsiz robotumuzun son bir kez de olsa sahibinin yüzünü hatırlamadan hurda olmayışı da duygu barındırmaktadır. Yine de izleyici kendi kararını vermekte özgür ama Eve No Jikan sorgulatma konusunda seyirciyi iten bir yapım, ilgisiz kalmanız namümkün.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi