• Cobra The Animation - 3



    The Town Without Stars

    Tek kelimeyle enfes bir bölümdü!

    İlk olarak altın kapının arkasındaki sır açığa çıktı. Cobra ve Secret Golan gezegeninin kontrol mekanizmasının bulunduğu bölüme geldiklerinde yerdeki iskeletlerden Cobra bir şeylerin yanlış olduğunu fark eder ama Secret sazan gibi mekanizmaya doğru yönelince tuzağa düşmekten kurtulamazlar. Yerçekimi bariyerine yakalandıklarında Cobra son bir hamleyle kontrol bölümüne doğru harekete geçtiğinde bir tünelden aşağıya düşer ve hafızasını kaybeder.

    İşte bu noktadan sonra bölümden aldığım keyif üç beş kat arttı. Çok güzel bir kurguyla hafızasını kaybeden Cobra’nın yıldızları olmayan şehirde yaşadığı macera resmen büyüledi. Olay uzay macerasından çıkarak içinde dram ve aksiyonu barındıran 70’li yıllardaki amerikan filmlerine döndü. Blackborn, Zoros gibi sıradışı karakterlerin yerini daha basit karakterler aldı şimdilik. Gücünün sınırlarını hatırlayamayan Cobra, bir sokak dövüşçüsü olup physcho-gun’a başvurmadan ( büyük ihtimal onu da hatırlamıyor ama refleks olarak her an kullanabilir diye düşünüyorum ) yenilmez denilen dövüşçüleri iki üç yumrukla yere serdiğinde aldığım haz daha da arttı. Son dövüşünde dansçı kızın kendisini öpmesiyle bir çeşit zehire maruz kalıp oyuna gelen Cobra rakibinden feci bir şekilde dayak yedi. Bu dövüşün sonunun ne olacağını tahmin etsek de nasıl olacağını tahmin etmek hayli zor. Phsyco-gun’ımı devreye sokacak yoksa başka bir şekilde mi bu durumdan kurtulacak gerçekten sabırsızlıkla merak edilesi bir durum. Bu arada Cobra tüm bunları yaşarken Secret hala yerçekimi bariyerinde mahsur kalmış bir vaziyetteydi. Saatin yelkovanı hem Secret hem de Golan gezegeni için hızlı bir şekilde turlarken asıl nokta Cobra, hafızasını geri kazanıp zamanında Secret’ı kurtarabilecek mi yoksa Secret’ın akıbeti Cobra’nın diğer kadınlarınınki gibi mi olacak?

    Bir tahminde bulunmam gerekirse Cobra, hafızasını geri kazanmak için dövüşe ihtiyacı olduğundan bahsediyordu. Herhalde Garcia denilen azmanla yaptığı dövüşten daha sıkı bir dövüş olamaz gibi görünüyor. Bu dövüşte bir şekilde pyscho-gun’ı kullanırsa hafızasının geri geleceğini düşünmekteyim. Tabii hafızasının geri gelmesi her şeyin düzeleceği anlamına gelmeyecektir. Bir iki bölüm daha yıldızları olmayan şehirde misafir olacağız sanırım.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi