• Full Metal Panic - 14




    Is Narashino Burning


    Kaname’nin plaj ve Sousuke hayalleri, Narashino savunma sanayi festivali yazısını okuyunca yıkılır. Romantik bir hafta sonu yerine Sousuke yüzünden böyle bir festivale geldiğinin farkına varan Kaname triplere girmiştir.

    Festivalde iki rakip grup arasında robotların kullanıldığı yarışmalar düzenlenmektedir. Kaname ve Sousuke’nin sınıf arkadaşı olan Shinji’nin babasının bu gruplardan birinin başkanı olduğunu öğreniyoruz. Shinji’nin babasının grubu rakiplerine uzun bir süredir kaybetmektedir. Sousuke bu duruma el atınca rüzgar tersine dönmeye başlar. Rakip grubun lideri bu durum karşısında Kaname’yi ikna ederek kendi saflarında yarışmasını sağlar.

    Robot festivalinde ilginç görüntüler ortaya çıkmış. Öncelikle devasa robotları yemek servisi yaparken, halat yarışmasında ip çekerken veya pin pon oynarken görmek bu makinelerin sadece yıkım gücü olarak düşünmek yerine başka amaçlar için de kullanılabileceğini bana hatırlattı. Bölüm tema olarak Shinji ve babası arasındaki ilişkiye odaklansa da Kaname’nin robot yönetimindeki yetenekleri gözümüze sokulmuştur. Boş geçilmemiştir. Netice itibariyle önceki bölüm gibi ana konudan uzak, düşük tempolu ama komik bir bölüm izlemiş olduk.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi