• Full Metal Panic - 13




    A Cat and a Kitten's Rock & Roll

    Mithril’in ana üssünde rutin işler devam ederken narin ve süper zeki kızımız Tessa odasına girdiğinde Mao’yu bira ve sigara işbirliğiyle kafa yaparken bulur. Ast-üst ilişkisinin yanında mesai saatleri dışında bu ikilinin sıkı arkadaş olduklarını öğreniyoruz. Tessa, Mao’nun bu vaziyeti hakkında sürtük, bar kızı gibi laflar gevelemeye başlayınca Mao’nun tepesi atar ve tartışmaya başlarlar. Konu kimin daha zor şartlarda çalıştığına gelir. Tartışma sonunda Mao, Tessa’yı robotlarla yapılacak bir karşılaşmaya davet eder. Kaybedenin üstte, üst tarafı çıplak bir şekilde gezeceği bu karşılaşmayı Tessa o cılız yapısına hiç bakmadan kabul eder.

    Ana konuyla hiç ilgisi olmayan ama karakterlerin kendi aralarındaki ilişkilerine odaklanan eğlenceli bir bölüm. Özellikle Tessa’nın Sousuke’nin üzerine düşmesi ve Sousuke’nin solucan gibi sürünerek bu durumdan kurtulmaya çalışması görülmeye değer. Bölümün tek eksisi Kaname gibi hem ana hem de arıza bir karakterin bu bölümde görünmemesiydi.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi