• Fullmetal Alchemist: Brotherhood - 31





    The Promise Made For 520 Cenz

    Önceki bölümden sonra bu seferki bölüm hakikaten yavan kaldı. Geçen bölümdeki muazzam anlatımdan sonra şimdi o anlatımın üstüne örülmeye başlanan yeni konuda Kimblee'nin hapisten çıkarılması, Lan Fan'ın dedesinin gelişi, Homunculus tayfasının yeni bir şehri daha yerle bir etme hesaplarında koşması ve son olarak da Scar'ın Marcoh'tan olan beklentileri yer alıyordu. Bunların haricinde bir de Dr. Nox'a laf ola beri gele ayrılmış ufak bir aile mutluluğu da orta yere kondurulmuştu.

    Kimblee'nin neden hapise girdiğini öğrenmiş olduk: Felsefe Taşı'nın onda olduğunu bilen tüm askerleri öldürmüş. Taşın onda olduğunu bilenlerse artık sadece homunculus tayfası. Scar da Kimblee'nin peşinde. Marcoh'dan istediği bilgiler sonucunda simyasının bilinmezlerini de öğrenip nefis bir kapışma gerçekleştirebilir. Scar vs. Kimblee şeklinde geçecek tam bir bölüme kimsenin hayır diyeceğini sanmıyorum.

    Bu arada serinin 37 bölüm olabileceğini yazmıştım ama gelinen noktada bunun makul görünmediğini biliyorum. 37 bölümde bitecek bir FMA: Brotherhood resmen vücudunun parçaları ayrı ayrı doğmuş bir bebeğe benzeyecektir. ANN'nin verdiği bilgiye göre 63 bölüm gibi bir süreyi kapsayacak FMA: Brotherhood'un daha ancak yarısına gelmiş olmamız bundan sonra anlatılacaklar konusunda benim iştahımı kabartmaya yetiyor. Gerçekten de yarısına gelmiş olabileceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi. Dilerim diğer yarısı bundan bile iyi olur.

    1 Görüş:

    1. semih şimşek30.06.2012 16:22

      izlediğim bölümlerin yazılarına baktım da izlemeden sadece yazdıklarını okuyarakda olur diye düşünmeye başladım - kolay gelsin

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi