• CANAAN - 11





    Thoughts


    OP'siz bölümler büyük bir yüzdeyle final bölümleri olur. Ben de bu bölümde OP'siz bir giriş görünce acaba serinin uzunluğunu ben mi yanlış biliyorum diye kendimi sorguladım ama CANAAN her zaman olduğu gibi kendine has formatını devam ettirmeye kararlı çıktı. Final bölümü olmasa da yine de bir kapanış olarak pekala addedilebilecek bölüm birçok deliğini de kapatarak sonlandı.

    Canaan'ın sürekli yanında biten menejer kılıklı hatunun isminin Yuri Natsume olduğunu öğrendiğimiz bölüm de Alphard ile Yuri arasındaki uzun bir diyalogla açılıyordu. Yuri'nin göründüğü kadar gizemli olmasının nedeni zaten gerçekleştirdiği pek çok eylemi hasıraltı etme özelliğinden kaynaklanmaktaymış. Canaan'ı öne sürüp Alphard'ın elindeki veriye ulaşma çabasıysa tam bir kuklacılık maharetiymiş. İstediğini alan Yuri daha önce Santana'ya yok ettirdiği köyü bir kez daha haritadan silmek için ABD ordusuna haber salıyor ve içerdeki tüm deneklerle birlikte önemli olan her türlü bilgiyi silmeyi başarıyor.

    Bölümün geri kalanında iki önemli olay vuku buldu. Birincisi: Liang Qi'nin ablasının sevgisini kazanmak için fıttırıp Canaan'a dönüştürücü hapları alması ve yaşadığı sanrılar sonucunda aynadaki Canaan'a ateş etmesi, diğeriyse Hakkoh'u kurtarmak için tesise dalan Canaan'ın reddedilmesi. Burada Hakkoh'un "aşığımla konuşuyorum" sözleri senaryo açısından müthiş bir artıydı. Yaşarken konuşamadığı sevgilisine öldükten sonra aşk sözcükleri fısıldayan Hakkoh ne pahasına olursa olsun Santana'nın yanından ayrılmadı ve bombardıman sonucunda sevgilisiyle birlikte ölmeyi seçti. Serinin tek tük başarılı olduğu anlardan biriydi.

    Final bölümü gibi gösterdikleri 11. bölümden sonra nasıl devam edilecek bilmiyorum. Alphard-Canaan kapışması demek ki mutlaka gerçekleştirilecek. Halbuki serinin kapanışı için çok uygun bir şekilde yönetilmesine rağmen bu bölüm alternatif bir sondan öteye gidememiş olacak. Canaan öyle bir seri ki ezberbozan uygulamaları çoğu zaman ters tepiyor. Benim gibi sıradana ters gelen her yapımı sevebilen birine bile abuk bir formda görünebiliyor. Ne diyeyim, artık son iki bölüm. Bakalım daha neler görmeyi umup nelerle karşılaşacağız.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi