The Promise Between the Three of Them
Adadan kurtulduktan sonra eve gitme safhası başlar ve çocukların geçici annesi olan Mari önderliğinde yola konulur. Mirai her dakika tokatlanası bir büyümüş de küçülmüş kız olduğundan sürekli problem çıkartır, yardım edilme tekliflerine bile. Karnı bozulan Mirai tuvalet ararken Japonya'dan ilginç bir yenilik daha görür ve portatif tuvaleti hayatımıza sokarız. Adamların bunu bile düşünmüş olmaları gerçekten takdire şayandır.
Durağan yapısını artçı şoklarla canlandırmaya çalışan seride deprem falan hikâye, asıl mesele insan ilişkileridir. Dedim ya Mirai'yi her dakika tokatlamak gerekir diye, bize hemen yeni bir sebep verir ve tüm deprem felaketinin baş sorumlusu olarak kardeşi Yuuki'yi suçlar. Ara vermeden sopa yedirilesi Mirai'nin bu angutça laflarından sonra küçük çocuk parktan apar topar kaçar ve Mari'ye yeni bir vazife daha çıkartır. Kardeşini arayan Mirai onu bulur ama bu sırada tepelerine inen kule yüzünden zorlu anlar yaşamak zorunda kalacaklardır.
Mirai denen şımarığın bu seride yer alma nedenini anlamak ilk başlarda güç gelse de sanırım ilerleyen bölümlerde yaşayacağı değişim onu ön plana çıkartıyor. Henüz kendisine kıl olmak ile ümüğünü sıkmak arasında gidip gelmeme rağmen bu kadar sinir bozucu bir veledin başrolde seriye çöreklenmesi ve olayların onun bakış açısından bize aksettirilmesi seyircinin özdeşleşme çabalarına ket vuruyor ama azmedip devam edersek onun yaşaması muhtemel değişiklik bizi de derinden etkileyecek gibi görünüyor.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.