The Death of the Undying
Brotherhood böyle bölümlerle ilk seriden olan farkını ortaya koyacaktı ve bu sınavdan da alnının akıyla çıktı. Nedir bu bölümü hem bu seriden hem de ilk seriden ayıran? Kan, çok sert dövüş sahneleri, çocuklara göre kesinlikle olmayan düzeyde bir vahşet... Ama benim bu bölümde en çok hoşuma giden sürekli uygulanan kandırma taktiği oldu. Kimin kazandığını düşünsek o yenildi, yenildiğini zannettiğimizdeyse kazandı. Ed'i hiç göremedik derken bile bir sonraki bölüm için ümit verici bir finalde Ed karşımıza çıkıverdi.
Geçen bölümde Gluttony ile Elizabeth burun buruna gelmiş ve El için ruhuna el fatiha okunacağını düşünmüştük. Bir homunculusun ateş ederek öldürülemeyeceğini bilmediğinden şarjöre yüklenen Elizabeth'in imdadına Mustang yetişir. "Ateş ederek öldüremezsin, ateşleyerek öldüreceksin" gibi berbat bir espri yapmadan Gluttony'yi püskürten Albay'ın homunculus tayfasıyla tek karşılaşması bu olmayacak. Yanlarına Barry'i de alan ekibimiz laboratuvara gidecek ve burada nefis bir dövüş yaşanacaktır. Mustang felsefe taşını görünce küçük dilini yutacak, Lust ise onun bu zaafından faydalanacaktır. Fakat bölüm o kadar tek sekans gibi gelir ki ben anlatıma burada son vereceğim.
Bu kadar keyif veren başka bir bölümü olmamıştı Brotherhood'un. Temposu mükemmel ayarlanmış bölümde hem aksiyona doyduk hem de seri için kilit kırılma noktalarına şahit olduk. Lust'ın öleceğini bilmiyordum (en azından hatırlamıyordum). Gluttony acaba o kadar kolay mı mağlup oldu? Ed karşısında gördüğü babasının suratına hangi açıdan tükürecek? İlerleyen bölümlerde göreceğiz de Mustang ne marifetli adammış be!
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.