• Dogs: Stray Dogs Howling in the Dark - 3




    Blade Maiden

    4 karakterin anlatıldığı OVA bölümlerinde sıra katana ustası Naoto'ya geliyor. Ailesi vahşi bir şekilde katledilen ve kendisi de ölmek üzereyken yabancı bir adamın el uzatması sayesinde hayatta kalan kız yaşadığı şok yüzünden adını ve ailesinin yüzünü bile hatırlamaz. Naoto ismini ise onu kurtaran -belki de ailesini öldüren- bu yabancı adam verir ve Naoto'ya eğitmeye başlar. Naoto ailesinin katili olduğunu düşündüğü bu adamdan her fırsatta intikamını almak ister ama boynuzun kulağı geçmesi için uzun seneler beklemek zorunda kalacaktır.



    Kill Bill tadında bir eğitim ve intikam sürecini anlatan bölüm çizimler açısından ilk iki bölümle nazaran daha zayıf kalıyor. Sadece üç karakter arasında ve tek bir binada geçen bölüm soğuk ve ağır temposunu sonuna kadar koruyor ve finaldeki dövüş sahnesiyle bir nebze olsun kıpırdanıyor. Çizimlere laf ediyorum ama bölüm yönetimi faslında ilginç denemeler söz konusu. Kılıç dövüşü sekansında kullanılan sinemaskop tekniği ayrı bir hava katarken Naoto'nun iç sesleriyle yansıtılan bunalımı senaryo ve yönetmen departmanlarındaki başarıyı gösteriyor. Sadece çizimlerini beğenmediğim bölümü OVA'dan ayıran diğer bir özellikle öteki karakterlerin hiç görünmüyor olmaları. Belki de Naoto bu fantastik dörtlü arasındaki çirkin ördek yavrusudur. Mangayı okumadığım için bilemiyorum.



    Bu OVA'nın bir diğer farkıysa gelmesi muhtemel animeye yol açmakla uğraşıp kendi OVA değerini küçültmemesi. Herbiri ayrı birer kısa film olacak kadar zekice kurgulanmış bölümler sadece 4 karakterin almamız gereken hikâyelerini anlatmaya odaklanıyor. "OVA'yı izlemeyen animeyi izlerse anlamaz, mangayı okumayan OVA'ya boş gözle bakar" durumları yok kısacası. OVA gibi bir OVA işe Dogs. Keyifli ve kısa ya da olması gerektiği kadar uzun.



    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi