• CANAAN - 5





    Lights

    Keşke hiç çekilmeseydi denilen bir bölüm. Seri zaten kısa bir de böyle sıfır heyecanlı, konu hakkında cahil bırakan, sıkıcı, bayağı ve yavan bölümlerle vakit kaybedilmesini anlamıyorum. Önceki bölümde bir nebze olsun karakter gelişimini üstlenen yapımcılar bu bölümde ne vermeye çalıştılar bilemiyorum. Böylesi bölümleri anlatmakta işkence halini almıyorsa gerçekten peygamber sabrı var demektir adamda.

    Yun-Yun isimli ve her yerde beliren hatunun aslında Liang Qi'ye, yani Alphard'a çalıştığını öğreniyoruz. Sebebi de hastalığı için Qi'nin ona ilaç vermesi gibi çok şaşırtıcı! bir neden olan bu ortaklık tabii ki Canaan'ı yakından ilgilendirmeli. Serinin adı CANAAN ne de olsa. Maria ile dostluk kuran Yun-Yun bölüm sonunda psikopata bağlayıp dinamitlerle karşımıza çıkıyor. Fakat ne bizi ne de kendini patlatmaya hazır.

    Şimdi madem böyle bölümleri çekme lüksleri var bu seride, o zaman daha bilgilendirici ve akademik bölümler çekilebilir. Ne bileyim şu hastalık hakkında bir flashbackler bölümü çekmek çok mu zor geliyor. Tamam, izleyiciyi yine bayar ama en azından senaryonun varlığını hissederiz. Bu bölümde hiçbir şey hissedemiyorum. gg grubunun aldığı raw sürümde reklam arasında verilen meteoroloji raporu hariç hiçbir şey kalmadı aklımda bu bölüme dair.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi