• Phantom: Requiem for the Phantom - 13





    Disguise

    Yavaş yavaş yeni karakterin seriye yedirilme çabaları başladı. Tabii bu esnada Phantom yine başrolü üstlenerek kızı mafyanın ileri gelenlerinden de korumayı başardı. Cal'ın yeni bir Phantom olma serüvenini ufaktan izlemeye başlayacağız. Reiji'nin onu himayesine alması, yeni bir Ein yaratma isteği kendini belli ediyor. Lakin bu kızda pek Ein'da olmayan özellikler var ki bu da ileride ya Phantom'un ya da Inferno'nun ya da her ikisinin birden başına çok işler açacağa benzer.

    Kaybolan paranın kaynağını da öğrendiğimiz bölüm verilen aradan sonra yeniden inşa edilmeye çalışılan seri için gayet yerindeydi. Zaten tempo tavana vurduktan sonra daha en az 2-3 bölüm bunun gibi bölümlerle karşılaşacağımız aşikar. Gerçi şu hiphop şarkı her bölümde çalınacaksa insanın içi kaynayıp bolca aksiyon görmek istiyor ama şimdilik sabır çekmekten başka çare de yok. Bahar sezonunun açık ara ama çok açık ara lideri Phantom "bir katilin anatomisi"nden fazla uzaklaşmadan ama biraz mesafe koyaraktan devam ediyor.

    Cal'ın zoraki kurtuluşu olan Phantom mertebesine ulaşıp ulaşamayacağı bir muamma fakat Reiji'nin sevgisini kazandı ki bunu da Ein'dan bu yana görmemiştik. Hatta Ein için bile bunu tam olarak gördüğümüzü söyleyemeyiz. Bu kız kesinlikle ikircikli durumlar yaratmaya gebe.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi