• Kurokami The Animation - 23





    Path


    Nihayet bitti. Bu kadar zorlama bir final bölümü de çok kişiye kısmet olmaz. Seriyi takip eden mazoşistler varsa -benim gibi- son bölümden bambaşka bir tat alacakları kesin. 22 bölümün özetini yapıp bir fotoroman kılıfında final bölümü vermek bir tek Kurokami gibi abuk bir serinin işi olabilirdi. Final bölümü lan bu! Boru mu! İnsan adam gibi bir 24 dakika sunamaz mı? Ondan bile mi acizler?

    Velhasılkelam geçen bölüme kadar izlediklerimizin üzerine 1 gıdım bile koymayan final bölümü izlenmese bile olabilecek kadar gereksiz. Bir kapanış bölümüne bunları söylemek acı ama maalesef gerçek. 23. bölümü izlemeyin! Şimdi bu seriyi seven garipler falan varsa onlara da iki çift lafım var: Midesizsiniz. Tek laf oldu ama idare etsinler artık.

    Böyle salak bir seriyi takip ettiğim için ben de ayrı bir klinik laboratuvarda deney konusu olabilirim tabii ama ele geçen fırsatlardan bambaşka bir seri çizmiştim kafamda. Hele ki 2. sezonun başlangıç bölümüyle zirve yapan kara-seri beklentilerim her yeni gelen bölümle suya düşerken hep bir ümitle bekledim belki düzelir diye. Lakin ne çare, Kurokami ancak gidermiş çöpe!


    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi