Darkening
Maria'nın güvenini zedeleyen Canaan'ın mazisini enikonu öğrenme şansını bulduğumuz bölüm aksiyon dozunu iyi ayarlayan, iki başkarakteri ilk kez çarpıştıran ve karakter gelişimi açısından Canaan'a daha da odaklanan bir bölümdü. Kısa bir seri olacağı için senaryo babında seri davranmak çok mühim. Aksi takdirde sadece aksiyondan ibaret kalacak bir konuyu anlatmış olur ve karakterlerin hiçbirini ön plana çıkartamamış olursunuz. CANAAN henüz bu hataya düşmedi ama yine de temposunda biraz ağırlık söz konusu.
Canaan'ın nasıl ve kim tarafından eğitildiği, kolundaki dövmenin ne zaman ve nerede yapıldığı, eğitmeniyle olan ilişkisi ve onu yitirmesinin sıkıştırılmış bir şekilde sunulduğu bölüm aksiyonla yoğurulmuş ilk iki bölümden sonra çok gerekliydi ve tam yerinde geldi. Sıkıcı bir tarihçe anlatımı yerine kısa kısa ve en önemli konuları anlatmayı seçen bölümde yönetmen akıllıca bir iş yapmış diyebiliriz. Eğitmeniyle olan samimiyetin son bulduğu anın gösterimi ardından Canaan'ın şimdiki zamanda uyguladığı plan ve eyleme döktüğü intikam ateşi bölüm sonunu bağlamayı bildi. En heyecanlı yerinde kaldı diyemem ama Canaan'ın da yenilmez olmadığını göstermesi ufak da olsa bir avantaj getirdi seriye.
Karakter yelpazesi bakımından bu seriyi sevdim. Alphard ve Canaan'ın haricinde yan karakterlerden Maria ve Miro'nun seriye kattıkları hava çok etki yaratmasa da Alphard'ın sapık kız kardeşi ve onun sadık hizmetkarı arasındaki sado-mazo ilişki mizah açısından arada bir gülümsetse de bir süre sonra seriyi sıkıcı yapıp bayağılaştırabilir. Hiç konuşmayan kedi kadın, sürekli görünen taksici gibi tiplemeler serinin dünyasına daha ısınmamıza yol açıyor aslında ama bunları 128 bölümlük bir dizide arada bir görmek keyif verebilir. Oysa senaryoya etkisi olmayan karakterlermiş gibi yansıtmak şimdilik pek bir işe yaramıyor.
Bence çok güzel yazmışsın. Seri içindeki tiplemelerin gereksizliği bir yana, bu bölümde duygusal Canaan'ı görmek değişiklik kattı düye düşünüyorum.
YanıtlaSil