• 07-Ghost - 15





    That Day, I was With Him


    Bu seri artık iyice canımı sıkmaya başladı. Teito'nun 562. kere "acaba Kilise'ye güvensem mi güvenmesem mi?" sorgulamalarına eklenen yeni teranelerinin sürdüğü bölümde aslında konu bağlamında gelişmeler de vardı ama bu serinin fevkalade güdük bir seri olduğunu da anlamamız zor değil. Henüz ilk bölümde kiliseye gelen Teito hâlâ kilisede duruyor ve her bölüm kilisede geçmeye devam ediyor. Ayanami'nin görünse bile etkisiz kaldığı bölümler gelip geçiyor.

    Kuroyuri'nin geçen bölümde sızdığı kilisede çalışmaları beklediğimden de hızlı başladı. Geçen bölümde ilk taarruzu gerçekleştiren bu küçük velet fazla zaman geçirmeden bu bölümde hemen Frau ile karşılaştı ve ucuz bir hileyle Frau'yu bertaraf etmeyi başardı. Şimdi Teito'yu koruyacak bir hamisi kalmadı. E iyi bari, artık iyice gıcık kapmaya başladığım Teito da delikanlı olup azıcık öne çıkar belki. Hiç zannetmiyorum gerçi. Yanındaki Hakuren onun yerine sahne alabilir.

    Bu seriden bir nane çıkacağı yok. 15 bölüm devirince insanın bırakası da pek gelmiyor ama izleyesi de bu 15 bölümde gerçekleşemeyen gelişim yüzünden pek gelmiyor. Bir süreliğine 07-Ghost yazılarını geciktireceğim. Bu kadar çok seri çıkmışken 07-Ghost ile vakit harcamak istemiyorum şu anda.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi