• Kurokami The Animation - 22





    Fate

    Masagami ile olan dövüşü neredeyse bölümün hemen başında bitiren yapımcılara selam ederim. Geri kalan 16 dakika boyunca Kurokami'nin ilk bölümlerindeki dingin tempoya dönüş yapan hatta Kuro'nun ilk bölümlerdeki şirinliğini ve kıyafetini de geri getiren çizerler tüm bir bölüm boyunca "Son bölüme nasıl yapsak da bir şey bağlasak." diye kasmışlar sanırım. Masagami dövüşünden sonra unutulan karakterleri bir bir ekrana getirdiler.

    Kaldı final bölümü. Orada da ne olacağı az çok belli gibi. Seri hakkındaki yorumumu finalden sonra yapacağım ama buraya kadar zaten bakış açımı gizlemediğimi düşünüyorum. Gerçekten kötü bir seri. Çok kötü sayılmaz ama iyi olma yolunda gereken adımları atmada o kadar ağır davranıldı ki seri rayına oturduktan sonra artık çok geç kalınılmıştı. Intacto benzerliği demiştim, yalan oldu. Doppelliner Sistemi'nin enteresan yanlarından bahsetmiştim, hepsi de dıkşınlı dövüş sahnelerinin altında ezildi. İyi bir fırsatın heba edilmesidir Kurokami.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi