• 07-Ghost - 12





    The Darkness Called "Pain" Treads Ever Closer...


    İlk defa bu kadar kanlı bir bölüme imza atan seri alışık olup iyice gına getiren kilise ambiyansından 3-4 dakikalığına da olsa sıyrılarak konusunu genişletti ve yeni bir karakteri içine dahil etti. Kor'lara özel olan 3 dilek hakkıyla bir adamın ruhunu çalan hatunu ilerleyen bölümlerde daha da sıklıkla göreceğimiz kesin.

    Kilisede ise Teito'nun sınav hazırlıkları devam ededursun bir yandan da sosyalleşme çabalarıyla kendine yeni bir arkadaş edinmiş oldu. Mikage'nin çıkmasının ardından bu boşluğu hemen başka bir sarışın elemanla dolduran yapımcılara (ya da mangacılara) selam olsun! Ucuz taktikler artık bunlar. "Sarışın bir karakter çıktı, en acilinden başka bir sarışın istiyorum masamda." Hakuren Oak isimli bu delikanlı Frau gibi saldırgan ve azıcık da küstah bir karakter. Teito'yu bölüm boyunca ezdikten sonra ağzının payını yine de bir şekilde alıverdi zavallıcık.

    Serinin yarısına geldik ama hala 2. bölümden ileride değiliz. Tabii eğer seri 52 bölüm falan olacaksa o zaman aceleye mahal yok ama 12-13 bölüm kaldıysa bir başka geveleme diziyi daha 3 ay sonra bitirmiş olacağız. En azından bu bölümde Ayanami'yi falan gördük de bir aksiyon, gelişme, ilerleme umutlarımız azıcık da olsa depreşmeyi başardı.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi